Yıllar, yıllar öncesini hatırlıyorum da, basit hırsızlık ( bilhassa davar hırsızlıkları) vakalarının dışında, gasp, soygun gibi olaylara, cinayete vardırılan cürümlere nadiren rastlanırdı.
Cuma namazına giden dükkan sahibi açık bıraktığı dükkan kapısının içine çaprazlama bir sandalye koyar, bu “ben dükkanda değilim” olarak bilinir kimselerde o dükkana girmeye tevessül etmezdi.
Çarşıya, pazara inen vatandaş arabasını pek kilitlemezdi, böyle bir alışkanlık yoktu.
Hatırlıyorum da 1974 öncesi Türkiye den bizi ziyarete gelen akrabalar bu ortamları görür hayretler içinde kalırlardı.
Evin kapısı açık bile olsa kimseler dönüp bakmazdı!
Köprülerin altından çok sular aktı. Bilhassa 3cü dünya ülkelerinden tahsil amaçlı ülkemize gelenlerin sayısı arttıkça cürüm oranları yükseldikçe yükseldi. Uyuşturucu ticareti ortaokul öğrencilerine kadar ulaştı, fuhuş had safhalara vardı, hırsızlık, soygun, dolandırıcılık günlük yaşamın birer parçası haline geldi.
Hele cinayetler, sade vatandaşa ürpertiler yaşatır hale geldi.
Son kurban genç bir iş kadınımız Ayça Alav oldu. Yanında çalıştırdığı, ekmek verdiği, tahsilini üstlendiği canilerin kurbanı oldu. Hatırlayacaksınız bir süre önce BRT’nin kurucularından rahmetli Erdoğan Naim abimizin oğlu döviz bürosu sahibi Gökhan Naim de benzer amaçlarla katledilmişti.
Hasan Işık Özgöçmen de yabancı uyruklu canilerin kurbanlarından biri ve daha niceleri.
Yaşananlar da gösteriyor ki yerel vatandaşı koruyucu yasalarımızda ve de uygulamalarımızda eksiklikler var, yanlışlar var, başıboşluklar var!
Yasa koyucuların, yasaları ve teamülleri uygulayanların oturup bu yaşananları engelleyici tedbirler alması şart olmaktan da öte ülke güvenliği açısından kaçınılmaz olmuştur. Laf ola yazmıyorum kaçınılmaz diyorum.
KKTC ne Sicilya’dır ne de Teksas’tır.
Ne de suç ve suçlu cenneti olarak tanımlanmalıdır. Böyle bir lüksümüz yok, olmamalıdır!
Aksi takdirde ticaretin mafyanın elinde oyuncak olacağı, turizmin sıfırlandığı, kendi güvenliğini sağlama telaşı içine konulan halkın kişisel önlem almaya zorlandığı bir konuma getirilmiş olacağız.
Halbuki ilk aşamada alınması gereken önlemler çok basit olarak düşünüldüğünde ikamet ve çalışma izni olmayanların, adaya tahsil amaçlı gelip te okulla ilişkisi bulunmayanların derhal ada dışına atılması sağlanmalıdır.
Aksi takdirde uyuşturucu miktarlarındaki artış yükseldikçe yükselecek, cinayet, fuhuş, gasp, hırsızlık, dolandırıcılık günlük yaşananlar haline gelecektir.
Polis sayısında istediğiniz kadar artış sağlayınız, ada, suç ve suçlu batağına dönüşecektir.
Suç ve suçlu cenneti olduk!
Paylaş
Ali Yanık 11 Ay Önce
Kaleminize sağlık, çok doğru yazdınız, her geçen gün siyasetçilerin umursuzca görmezden geldiği bir bataklığa dönüşen güzelim memleket..