Diyalog Gazetesi
2016-05-06 08:57:47

Yeni hükümet ve halkın beklentileri

Levent HIZAL

06 Mayıs 2016, 08:57

KKTC’de geçen hafta, CTP-UBP koalisyonu iyisi ile kötüsü ile sona ermiş, yerine UBP-DP koalisyonu kurulmuştur. KKTC’nin 39. Hükümeti’nin hayırlı olmasını ve halkın beklentilerini karışılmasını diliyorum. 
Yeni kurulan UBP-DP Koalisyonu halkın sorunlarını veya beklentilerini ne kadar karşılar, ne kadar karışılmaz bunu zaman gösterecektir. Halkın beklentileri ve/veya istekleri tabii ki çok fazladır çünkü, 2013 Milletvekilliği Seçimi sonrasında büyük beklentiler ile KKTC hükümetinin, yani Yürütme’nin başkanlığı CTP’de olmuş ama bu beklentileri maalesef karşılayacak bir potansiyel oluşturulamamıştır. Halkın beklentisini veya isteğini karşılayamayan, 21 (yirmibir) milletvekili ve en fazla sandalyeye sahip olan CTP yönetimi şu an ana muhalefet görevini yerine getirecektir. CTP şu an itibariyle muhalefet görevi yanında kendi başarısızlıklarının neden ve sonuçlarını irdeleyecektir…
Gelelim yeni hükümet UBP-DP Koalisyonu’na. Dedik ya, KKTC halkının beklentisi ve istekleri konusuna. İşte yeni hükümet bu istekleri veya beklentileri karşılarsa, olası erken seçim veya genel seçimde hem UBP ve hem de DP başarılı olacaktır. Ama unutulmamalı ki, esas sorumluluk, her zaman olduğu gibi, yürütmenin başındadır. Aksi durumda, hem UBP hem de DP gücünü yitirmiş olacaktır. KKTC halkı tarafından dillendirilen veya söylenenlere gelecek olursak; “ya UBP-DP Koalisyonu halkın isteklerini ve beklentilerini yerine getirir başarılı olur yada getiremez başarısız olur” diyenlerin yanında, bu hükümeti “son şans” olarak gören halkımız da bulunmaktadır. Bu da aslında, UBP-DP Hükümeti’nin başarılı olmaktan başka çareleri olmadığını göstermektedir. Tabii ki hiçbir hükümet başarısız olmak istemez.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi, KKTC halkının istek ve beklentilerini özetleyecek olursak:
• Çiftçi, memur, esnaf, sanayici, turizmci, yatırımcı, müteahhit yani KKTC halkının her bireyi hızlı bir şekilde ekonomik ve mali istikrar istemektedir. Nedir bu ekonomik ve mali istikrar ve nasıl sağlanabilir. Ekonomik ve mali istikrar sağlamanın en önemli halkası TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün müzakere edilerek, hızlı bir şekilde yürürlüğe konmasıdır. Geçtiğimiz günlerde basın aracılığı ile öğrendiğimiz Ekonomik İşbirliği Protokolü bazı kesimlerin dediği gibi “ÖCÜ” değildir. Gündemde olan 2016-2018 TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü aslında yılların vermiş olduğu idari-yapısal-ekonomik sorunlarımızın çoğuna çözüm üretir pozisyonundadır. Ayrıca, bilinmesi gereken en önemli unsur; bu protokoldeki çoğu eylem planı, yani yapılacak işler aslında 2013-2015 TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü’nde yer almış fakat hayat bulmamış olmasıdır. Yani, KKTC yönetimi olarak, 2013-2015 yılında yerine getirmemiş olduğumuz tüm sorumluluklarımız yine önümüze çıkmıştır. Bu sorumluluklar yukarıda da bahsettiğim gibi idari-yapısal ve ekonomik sorunlar olup artık ötelenemeyecek derecededir. Ötelenmesi demek, halkın tüm kesimlerinin bir umutsuzluğa bir karamsarlığa sürüklenmesi demektir…
• KKTC’de sağlık ve eğitim (ilk-orta) son yıllarda son derece kötü yönetilmiş ve halk bu iki hizmetten yeterli veya istenilen düzeyde yararlanamamıştır. Hem hastanelerimizin yetersizliği hem de hastanelerimizin günün koşullarına göre yönetilememesinden ötürü, KKTC halkı sağlık konusunda mağdur olmaktadır. Sağlıkta yapılması gereken, hızlı bir şekilde otomasyona geçilmesi ve hastanelerimizdeki yönetim kadrolarının özel işletmeci mantığında işletilmesini sağlayacak idari –mali yapının oluşması için yapısal dönüşüme geçilmesi gerekmektedir çünkü, Kamu Maliyesi’nden sağlık harcamaları için gerek personel (ek mesai) gerekse diğer harcamalar için Bütçeden % 8’lik bir ödenek çıkmaktadır (sağlık fonu hariç). Bu kadar ödenek çıkmasına rağmen KKTC halkı yeterli verimi almakta zorlanmaktadır. Yine ayni sorun eğitim de de var. Yani Eğitim için bütçeden %12’lik bir kaynak kullanılmakta fakat okullarımızdaki eğitim halkın beklentisini karşılamayacak durumdadır. Eğitim konusunda halkın büyük bir çoğunluğu özel okullara yönelmiştir. Aslında gelişmiş ülkelerde devlet, eğitim hizmetini özele devretmiş ve sadece denetleyen-düzenleyen ve destekleyen (mali yönden) olmuştur. Yani eğitim özel okullar vasıtası ile sürdürülmektedir. Özel okullarda okuyan çocukların ailelerine devlet mali destek sağlayarak sürdürülebilir bir yapı olmasını sağlayabilir. Tabii ki ailelerin gelirlerine göre mali katkı sağlanmalıdır…
• Yeni hükümet halkın şikâyet ettiği hantal kamu bürokrasisini veya kamu düzenini de re-organize etmelidir. Gerçekten kamu hantal mı? Bu aslında başlı başına irdelenmesi gereken bir konudur. Kısa vadede halkın beklenti ve isteklerine çözüm üretilebilir mi? Evet üretilebilir. Halk, hızlı, etkili ve sonuç odaklı bir kamu yönetimi ister. Bunu başarmak mümkün mü? Evet, mümkün. Şöyle ki; Kamu kurum ve kuruluşların iş yoğunluğu bulunan kısımlara personel aktararak veya konusunda uzman kişileri istihdam ederek sorunlara çözüm getirilebilir. Ayrıca, Kamu yönetiminin sevk ve idaresini yapan ve en fazla sorumluluk taşıyan müdür/müsteşar görevlendirme veya atamalarında atanacakların konunun uzmanı veya yönetme-sevk-idari konularında becerili olması son derece önemlidir. “Kamu hantaldır” ve/veya “hantal kamu bürokrasisi” söylemleri KKTC Kamu Yönetimi’nde son 10 yılda artmış ve artmaya devam etmektedir. Bu artışı önlemek kısa vadede personellerin iş yoğunluğuna göre görevlendirilmesi ve yönetim kadrolarına (müdür/müsteşar) uzman kişlerin görevlendirmeleri ile bir nebze azalacaktır.
Bu konuda halkın beklentilerini ve isteklerini çoğlatmak mümkündür. Yeni kurulan UBP-DP Koalisyonu’nun hayırlı olmasını dilerken, halkın istek ve beklentilerini karşımalarını temenni ediyorum. Aksi durumda, hem KKTC halkı zaman kaybetmiş hem de KKTC’deki siyasi dengeler değişecektir...
Ayrıca TC’deki “Başbakanlık Krizi” sonrasında ülkemizde de hissedilecekler:
• Dövizin TL karşısında yükselmesi ve sonrasında ülkemizdeki fiyatların artması,
• 2016-2018 “TC-KKTC Ekonomik İşbirliği Protokolü’nün” TC’deki “Başbakanlık Krizi” sonrasında ertelenme olasılığının bulunması. Söz konusu protokolün gecikmesi demek, durma noktasına gelen ülke ekonomisinin tam anlamıyla durması anlamına gelmektedir…
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.