İyi yönetişim, demokratik bir yönetimin kurulması için gerekli tüm ilkeleri içeren yeni bir anlayıştır. Bu ilkeler; katılımcılık, saydamlık, hesap verebilirlik, etkinlik, tutarlılık, adillik ve hukuka bağlılık olarak sıralanabilir.
Bilindiği gibi literatürde yönetim kavramını “management” karşılığı olarak kullanmakta, basit olarak “başkaları vasıtasıyla iş görmek” olarak tanımlamaktayız. Yönetişim ise basit anlamda “başkalarıyla birlikte iş görmek” anlamı taşımaktadır. Bu haliyle etkileşimli bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Yönetme görevi olanlarla yönetilenler hedefi birlikte belirleyip, bu hedefe tek vücut olarak yönelmektedirler. Sonuçta ortaya çıkan başarı ekibin elde ettiği bir sonuç olup, tek yönlü gerçekleşen yönetimden daha gerçekçi bir yapı kazanmaktadır.
Yönetişim; “örgütsel amaçların mükemmel olarak gerçekleştirilmesi için güçlendirilmiş kişilerin, ortak çıkarları kişisel çıkarlarının önüne alarak davrandığı, iletişim ve etkin bilgi paylaşımı, karşılıklı güven ve şeffaflığı benimsemiş, müşterek karar verebilen, duygusalzekâsı yüksek, empatik, proaktif ve sinerjik davranarak gerçekleştirilen örgütsel etkinlikler” şeklinde tanımlanabilir.
Yönetişimin Fonksiyonları;
• İletişim ve Etkin Bilgi Paylaşımı,
• Empati,
• Duygusal (Sosyal) Zekâ,
• Beyin Fırtınasına Dayalı Müşterek Karar Verme,
• Proaktif Düşünce,
• Sinerji ve İşbirliği,
• Güçlendirme,
• Şeffaflık,
• Çok Yönlü Güven
Yönetişim, diyalog ve uzlaşmaya dayanmakta olup çağımızın ihtiyacı ve gerçekliğidir. Günümüz insanı üyesi olduğu örgütte bir faktör değil aktör olmak istemektedir. Aktör olmak yönetilmeyi değil yönetimde olmayı beraberinde getirmektedir. Kanaatimize göre yönetişim bu ihtiyacı en güzel şekilde karşılayabilecek içeriğe sahiptir. Yeter ki, örgütlerimizin yöneticileri, yönetişimi oluşturan kavram ve süreci gereği gibi anlasın ve insanları bu yolda heyecanlandırabilsin. Yönetişime geçmiş bir örgütte, toplumda ve ülkede yaşamak, tüm taraflar için daha zevkli ve motive edici olacaktır.
Yukarıda iyi yönetişimin tanımsal kavramlarını ve fonfsiyonlarını irdeledik. Ülkemizde son iki yıldır iyi yönetişimin hiçbir zerresinden eser yoktur. Maalesef ben yaptım oldu mantığı ile sözde yönetim anlayışı hem siyaset hem bürokrasi yerle bir edilmiştir. Nerde ise her alınan karar toplum tarafından tartışılmaya, sorgulanmaya ve itiraz edilmeye başlanmıştır. Dolayısı ile gerek sivil toplum örgütlerinden gerekse halkdan gelen şikayetler neticesinde, yöneten zihniyetin geri adım atmasına veya alaınan kararların yeniden düzenlemeye gidilmektedir. Son dönemde; et ihalatı, Asgari ücret, taşınmaz mal-tapu işlemleri, narenciye ihracatı, sahte diploma, vatandaşlıklar, istihdamlar, reçete olayları v.b. gibi birçok olayda maalesef “yönetişim” olmadığı için ya geri adım atılmış ya da yeniden düzenlemeye gidilmiştir. Tabii ki halkın söylediği bir ifade var. “Balık Baştan kokar”. Sayın Başbakanın tek hedefi nasıl daha fazla makamda oturabilirim gailesi ile populizm yapmak olmuştur. Dahası kendi yandaşları olan kişileri hem reçete olayında hemde sahte diploma olayında korumaya çalışmak gibi işlevlerden yönetişimin ne olduğundan bir haberdir. Gelelim Cumhurbaşkanımıza, Cumhurbaşkanımız kendini ülkemizdeki iç-dış sorunlardan soyutlayarak nerede ise 365 günün yarısını ada dışında ülkeye hiçbir artısı olmayan ziyaretler gerçekleştirmektedir. Dolayısı ile son iki yıldır ülke tabiri caizse “free-wheel” gitmektedir. Ama maymun (halk) gözünü açtı. Az sabır…
İyi yönetişim
Paylaş