Bir süre önce KKTC Meclisi tarafından dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleriyle ilgili olarak düşüncelerimi aktarmıştım.
Geçtiğimiz gün UBP Lefke Milletvekili Aytaç Caluda, Meclis kürsüsünden bu güne kadar yolsuzluk olarak nitelendirilen ama her ne halse üzerine gidilmeyip bir anlamda örtbas edilen eski defterleri açtı!
Aytaç neden bu yola başvurdu?
Çalışma Bakanlığı’nda bürokrat olarak görev yaptığı günlerde vatandaşın karşılaşmış olduğu bürokratik sorunları hiçbir menfaat gütmeden en aza indirmek için yaptığı icraatlar nedeniyle vekil olduktan sonra dokunulmazlığının kaldırılmasına isyanından.
Dokunulmazlıkla suçlandığı meselelerin askıda tutularak sonuçlandırılmamasından!
İster Çaluda olsun isterse UBP eski Genel Başkanlarından ve eski Başbakanlardan Hüseyin Özgürgün, getirilen suçlamaların bir sonuca bağlanmama hali bu siyasilerin siyaset sahnesinden çekilip gitmelerine ortam yaratmak için mi yapılıyor?
Birileri çıkıp suçlamalarla ilgili mesele şu aşamada neden demiyor?
Kamuya şu kadar zarar verildi açıklaması yapılmıyor?
Kamuya zarar vermek tüyü bitmemiş yetim hakkını çar-çur etmektir, milletin parasını gasp etmektir, yatırım paylarını, doğru işlerde harcanacak paraları heba etmektir.
Çaluda’nın geçtiğimiz günkü konuşmalarında kamuya zarar verilen başlıkların neden kapatıldığı, ileriye götürülmediği soruluyordu!
Örneğin; Kıbrıs Türk Hava Yollarını zarara uğratıp kapatılmasına sebep olanlardan, hellim yolsuzluk suçlamalarından, Koop Süt’tür, Çim meselesidir, Londra’daki Evkaf’ın bina işidir, Kıb-Tek ihaleleridir ve daha bir sürü başlıklar.
Hemen, hemen tamamı kamuyu zarara uğratan konular.
Asıl hesabının sorulması gereken meseleler!
Temiz sayfalara başlangıç, ancak bu başlıklarda kamuoyunu tatmin eden sonuçlara varıldıktan sonra gerçekleşebilir. Yoksa geride şaibe yüklü bir kamburla temizin aranması mümkün gözükmemektedir.
Aksine “Yapanın yanına kar kalır” iştahı devam eder, sürer ve gider!
--------------------------------------
Akdeniz’de hidrokarbon meselesi su üstüne çıktıktan sonra Rum ve Yunanlıların iştahı o denli kabardı ki Yunanistan kıta sahanlığını neredeyse Libya’nın kıyı şeridine kadar dayama harekatı başlattı. Egedeki hakim ortamı Doğu Akdeniz’de de uygulamaya kalktı.
İşte Türkiye- Libya anlaşması, kıta sahanlıklarını uluslararası hukuk çerçevesinde birleştirme, iç içe getirme kararı Yunanlılara ve Rumlara bir şamar etkisi yarattı.
Diğer taraftan İsrail’e hidrokarbon sahaları konusunda Rum kesiminin atmaya çalıştığı çalımın ortaya çıkması Yunanistan, Mısır, İsrail ve Rum kesiminin gerçekleştirmiş olduğu hidrokarbon ittifakının geleceğini de tehlikeye attı.
Yakın gelecekte çok farklı gelişmelerin yaşanabileceğinin habercisi olan bu gelişmeleri hep beraber göreceğiz.
Yapanın yanına kar kalır iştahı!
Paylaş