Bulunduğumuz coğrafyada yanardağları anımsatan kaynamalar yaşanırken, KKTC’de, başını kuma gömmüş devekuşları gibi günlük gailelerin telaşında ve de bir türlü beceremediğimiz yönetim zafiyetlerinin girdabında boğuşup duruyoruz.
İngiliz üslerinin varlığı ile ipotek altındaki Kıbrıs adasının, dünya devleri tarafından kuşatılması devam ededursun, Suriye de beklenen oldu ve Esat rejimi tarih oldu.
Biz de ise durum daha da vahim!
Dar düşüncelerin esiri olmaya devam ediyoruz!
Kötü yönetilmenin bir sonucu olarak vatandaş boğazından geçecek lokmayı daha ucuza alabilmenin derdinde.
Her başlıkta olduğu gibi bu kez vatandaşa, sofraların baş tacı patateste büyük bir karmaşa yaşatılıyor.
Alıp başını giden patates fiyatları karşısında hükümet, yıllardır ihraç edilen patatesi bu kez ithal etmek durumunda kaldı. Çok öncelerden yapılması gereken uygulama ne acıdır ki sistem bakımından sınıfta kaldı.
İthal edilen patatesler vatandaşa 10 veya 25 kiloluk çuvallarda ve Toprak Ürünleri Kurumu marifetiyle satışa sunuldu.
Ne sunma ama!
Gazimağusa paketleme tesislerinde hazırlanan çuvallar, TÜK’ün, Kumyalı, İskele, Geçitkale, Akdoğan, Lefkoşa patates satış (Tarım Bakanlığı yanı) ve Güzelyurt şubelerinde vatandaşa satışa çıkarıldı.
TÜK’ün diğer şubelerindeki satış uygulamasını bilmem ama Lefkoşa’daki şubede yapılan satışlar tam bir rezalet seviyesinde uygulanır oldu.
Bir defa Tarım Bakanlığı sokağının bulunduğu yer dar bir sokak, araba park kapasitesi çok kısıtlı. Sabah 8.30’da açılan şubeden yeni uygulama ile vatandaşa sıra numarası veriliyor. Gazimağusa ambarlarından gelecek olan patates miktarı bilinmediğinden numaralar fazladan dağıtılıyor.
Ve vatandaşın bekleme çilesi başlıyor!
En az bir buçuk iki saat bekleme süresinin ardından patatesleri taşıyan kamyon geliyor.
Sıra numarasına göre dağıtım uygulaması başlatılsa bile 10 ya da 25 kiloluk patateslerin satışındaki çile bununla da bitmiyor. Yığılmadan, izdihamdan dolayı vatandaş gergin, vatandaş sinirli!
Birçok vatandaş amacına ulaşamadan geri evine dönüyor.
Patatesi alma başarısını gösterenler ise aldığı çuvalı sırtına yükleyip hatırı sayılır uzaklığa park etmiş olduğu aracına (aracı varsa, yaşı ve sağlığı da müsaitse) patatesleri taşımak zorunluluğu ile karşı karşıya bırakılıyor.
Yaşlısı var, rahatsız olanı var.
TÜK yönetiminde, satışları daha müsait alanlarda, hatta daha fazla noktalarda yaptırabilme yeteneğine sahip idareci yok mu?
Sorarım, böylesi şartlar altında vatandaşa ucuz diye satılan patates işkence ötesinde değil de nedir?