Bir ülkede yaşıyor olmak, hele o ülkede tercihe dayalı bir konumda bulunmak, o ülkeye asırlardır mecbur olanlardan daha da fazla ülkeye sahip çıkmayı gerektirir.
Yıllardır sayısını unuttuğum makalelerimde kangrenleşmiş kayıt dışılığa vurgu yaptım.
Ülkede yaşayan, belki ülkeye uyum dönemlerinde değil ama zaman içinde çok iyi kazançlarla hayatını idame ettiren çeşitli milletlere mensup insanların vatandaşlık görevlerini, yani vergi vermeye başlamaları gerekliliğinin altını çizdim.
Öyle veya böyle bugüne kadar ne yazıktır ki bu gerçekleşemedi.
Kırk Dervişiz birbirimizi bilmişiz.
Ülkede büyük iş yapan kimseler bellidir. Bazı kuruluşlar vardır ki vergi vermenin de ötesinde ülkeye büyük getirileri gerçekleştirir. Binlerce insanın istihdamını gerçekleştirerek devletin yükünü hafifletir.
Bazı iş adamları vardır ki “nalıncı keseri“ gibi hep kendine çalışır. İşte bunların sonuna kadar yakasına yapışmak kaçınılmazdır. Muhasebe oyunlarıyla servetine servet katmak uzmanlıklarıdır.
Bir de cesameti küçük olan, örneğin, vasıtalarını atölye olarak kullanan, su, elektrik vb. gibi işler yaparak gelir sağlayan kimseler olduğu gibi, ev temizliğine giden, hasta ve yaşlı bakımlarını üstlenen binlerce insan elde etmiş oldukları gelirin boyutu dudak uçuklatacak büyüklüğe varmıştır.
Günde iki eve temizliğe giden ve her gittiği evden 200- 250TL tahsil eden kimseler mevcuttur. Kocası, kızı, oğlu da devreye girdiğinde aylık getirinin boyutunu hesaplamayı size bırakıyorum.
“İşin, gücün yok bunlarla mı uğraşıyorsun” diyenler çıkabilir ama Sayın Maliye Bakanının konu ettiği %30’luk (bana göre bu oran çok daha yukarılardadır) kayıt dışılığın büyük ölümü bunlardan kaynaklanmaktadır.
Ve en kısa zamanda bu başlıklara el atılması zorunlu boyutlara ulaşmıştır.
Devletin yaptığı büyük hatalardan biri de asgari ücret uygulamasını bir hanede yaşayan kişilere ayrı, ayrı uygulamasıdır.
Halbuki asgari ücret dört kişilik aile baz alınarak yapılmaktadır. Böyle bir uygulama ile bana göre devlet kendi ayağına kurşun sıkmaktadır.
Ülkede radikal kararlar alarak bazı önlemlere gidilmesi, kuru gürültüye giden vatan sevgisi artık raflara kaldırılmalıdır.
Bu ülkeyi seviyorsanız, bu ülkede yaşamak ve çocuklarınıza bir gelecek tasarlıyorsanız, vatandaşlık görevlerini eksiksiz yerine getirmek zorundasınız.
Bütün bunların takibi ise devletin boynunda asılı durmaktadır!
Geçtiğimiz güne kadar yerel TV kanallarında gezinirken her Diyalog TV kanalı ile karşılaştığımda içimi bir burukluk kaplar, hele bir zamanlar Yayın Yüksek Kurulu üyeliği görevinde bulunmam nedeniyle uygulamalardaki çelişkilere anlam veremez, sabrın sonu selamete sığınarak “tevekkül Allah” derdim.
Nihayet düğüm çözüldü, halkın, KKTC insanının gerçek kanalı konumuna erişen, halkla bütünleşme kıvamında yayınları ile bir uzuv durumuna gelen kanalın isim değişikliğine gidilerek yeniden yayın hayatına başlamasını büyük bir memnuniyetle karşıladım.
Hatadan dönmenin faziletini saygıyla karşılarım!
Hayırlı olsun!