İki gün sonra KKTC vatandaşları seçim sandıklarına gidecek ve iradesini sandığa dökecek.
İki tur’lu olacağına kesin gözüyle bakılan seçimde bana göre asıl önemli olan iradesini sandığa dökme gibi bir davranış içine girmeyenlerin oranıdır!
Ne var ki ülkede seçim gününe kadar yaşanan ve yaşanacak olan gelişmeler, koalisyonun bozulmasına neden olan etkenler sandığa katılımın daha aşağılara inmesine neden olabileceği gibi yukarılara çıkmasına da vesile olabilir!
Katılımın geçmişteki seçimlerle karşılaştırıldığında düşük oranda olması halinde (şimdiki verilere öyle olacağı tahmin ediliyor) ikinci tura kim kalırsa kalsın gerçek anlamda KKTC insanının çoğunluğunun iradesiyle seçilmiş kişiler olmaktan uzak bir durum ortaya çıkmış olacaktır. (Genel seçmen oranının %30 u gibi).
Bu irade zafiyeti ikinci turda da kendini gösterecek ve seçilen kişi büyük çoğunluğu temsil etmekten uzak Cumhurbaşkanı kimliğini bir zül gibi göğsünde taşıyacaktır.
Gelelim esasen çatırdamakta olan koalisyona konulan son noktaya!
Geçmişte de yazdım, emirnamelerle başlayan, vatandaşlık meseleleriyle doruklara tırmanan, bayındırlık sorunlarıyla kangrene dönüşen koalisyon ilişkileri “sen-ben” çekişmeleriyle adeta kör döğüşe çevrilmişti.
Hatırlayacaksınız, seçim hattı mealinin başladığı günlerde Türkiye Cumhuriyeti hükümetine muhalefet etmeyen üç parti başkanı Türkiye’ye davet edilmişti.
UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, HP Genel Başkanı Kudret Özersay ve YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı.
Ne var ki davet alan bu üç parti başkanından sadece ikisi davete icabet etti.
Seçimleri ileri sürerek davete icabet etmeyen kişi Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay’dan başkası değildi.
İnancım o ki böyle bir davranış içine giren Özersay’a Türkiye’de oluşan ilk tepki böyle başladı.
Gerek Anamur suyunun Geçitköy Barajı’na yeniden akıtılma sürecinin törenine çağrılmayışı ve sadece hükümet başkanının davet görmesi, gerekse Maraş açılımından sonradan haberdar edilişindeki temel neden “seçmenine karşı” Özersay’ın Türkiye’nin yat Arap-kalk Arabı olmadığını” kanıtlamaya kalkmasıydı!
Maraş’ın seçim malzemesi yapılmaması konusunu ileri sürerek koalisyon ortaklığından çekilen Özersay’ın ve HP’nin ortaya koyduğu tepki bana göre çocuksu bir tepkiden öte değildir!
Bu davranışı Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde havlu atmış olduğunu kanıtlar vaziyetidir.
Sorarım, vatandaş Maraş açılımının mimarının kim olduğunu bilmiyor muydu?
Sunun yeniden akıtılması törenine davet almayışını görmezden, farkına varmazdan gelebilir miydi?
Bilmeyenler için yazmış olayım, Kıbrıs insanının en önemli özelliklerinden biri de
(her zaman değilse bile) genellikle mağdurların yanında durmasıdır.
Bir diğeri ise enayi yerine konmasına olan tepkisidir.
Özersay’ın ve HP’nin bunları dikkate almayışı da ayrı bir zafiyettir.
Kusura kalmayın ama Özersay ve partisi son çizgilerin üzerinde adeta veda dansı etmektedir!
Seçim geçer, adı kalır!
Paylaş