Mağusa nın gözbebeği Maraş bölgesine ilk gidişim Rahmetli Ataç (Kemal)Tanay ve birkaç arkadaşımızla birlikte 1963 olayları öncesinde olmuştu. Kumsal cıvıl cıvıl bikinili insanlarla doluydu.
Kumsalda çekine, çekine kendimize bir yer bulmuş etrafı seyre dalmıştık. Bir Avrupa şehrini aratmayacak düzeydeydi.
21 Aralık olaylarından sonra sanırım 1967 de normalizasyon sonrasında değişik tarihlerde birkaç kez daha gittik. Geliştikçe gelişiyordu.
Dünya Bankasının faizsiz kredi olanaklarından yararlandırılan Rum yatırımcılar akıl almaz oteller kaldırıyor, yatırımlar yapıyordu.
Nihayet 15 Temmuz EOKA ve Yunan Cuntasının müşterek başlattığı Kıbrıs’ın tamamını ele geçirme operasyonu, ardından 20 Temmuz Barış Harekâtı.
Harekâtlara Mağusa bölgesinden katılmadım, başka bölgede savaştım. Ancak Mağusa’da mücadeleye katılan arkadaşlarımdan defalarca dinledim.
Mağusa surlar içi ve diğer Türk bölgelerine en ağır atışlar Maraş bölgesindeki yüksek binalardan yapılmıştı.
Birçok Kıbrıslı Türk bu atışlarla şehit düşmüş, yaralanmıştı.
Biliyorsunuz savaşlarda susturulması gereken öncelikli mahaller ağır atışların yapıldığı mevzilerdir.
Harekâtlar esnasında Maraş’taki oteller turist hizmeti veren değil, Türk bölgelerine ölüm saçan binalardı.
Uzlaşıya Kıbrıslı Türklerin büyük bir kesiminin penceresinden bakan değil de, daha farklı yaklaşımlar içinde hareket eden düşüncelere sahip gazeteci arkadaşlarımızın çoğunluklu olduğu isimlerin katıldığı Maraş ziyaretinden böyle tepkiler çıkabileceğini düşünmemek büyük hata olurdu!
Neden Maraş ziyaretine bu düşüncelerin tam tersi görüşlere sahip gazeteci arkadaşlarımız davet edilmedi? Yoksa ziyaret birilerini tatmin etmek için yapılmış bir program şeklinde miydi?
Bu da ayrıca sorgulanması gereken bir konu!
Siz istediğiniz kadar “kaş” modellerini ortaya koyun, onlar göz çıkarma görevlerini yerine getireceklerdi. Nitekim bugün yapılanlar bu!
Buna hazırlıklı olmak gerekirdi!
Gelelim tarihsel sürece!
Yıllar önce Rahmetli Denktaş Maraş’ın açılmasını masaya getirmiş, yanlış hatırlamıyorsam Mağusa Limanı ile Ercan Havaalanı’nın uluslararası trafiğe açılmasını şart koşmuştu ama Rumlar bu teklifi ellerinin tersi ile geri çevirmişlerdi.
Savaş günlerinde mukavemet gördüğünüz bir bölgenin idaresini elinize alıyorsunuz ama sonrasında şartsız, şurtsuz “Bu zenginlikler heba olmasın, yazıktır, biz buraları istemiyoruz, gelin alın, geri veriyoruz” diye bilir misiniz?
Bugün elli gazetecinin ziyaretine açılan ve kimilerinin gördükleri manzaralar karşısında lanetler okumaya kadar vardırılan ifadeler kullanmalarına, “Neden bu güne kadar Maraş açılmadı” sorularına neden olan etkenlerin başında bilmelisiniz ki yine Rum uzlaşmazlığı var!
Maraş açılır mı, açılmaz mı?
Kişisel görüşümü aktarayım, Maraş’ın açılabileceğine, KKTC yönetimindeki bir bölgeye Rum yatırımcıların gelip yatırım yapabileceklerine ihtimal vermiyorum.
Maraş’ta Evkaf malları meselesine gelince, bu tamamen hukuksal bir konu.
Dünya hukuku ise öküzün boynuzları arasında “langada bişta” olabilecek konumda.
Tamamen siyasi kriterlere göre kararlar alabilen bir mekanizmaya sahip.
Gerisini varın siz düşünün!
Maraş mı dediniz?
Paylaş