“ Kendim Ettim, Kendim Buldum” 

Güney Kıbrıs’ın bağnaz güçleri, “ köyü değneksiz buldular” ortalığı bir birine katıyorlar. Çünkü, “ yeni siyaset “ denen politikadan imkan buldular. Zira BM, AB ve AHİM indinde elde edilen tüm değerlere yüz dönüldü. Böylece Güneyin bağnazlarına, haksızca zorlama yapmak ve elde edilen kazanımları da darbelemek için hareket alanı yarattılar. Üstelik de bunu da en olumsuz zamanda; enflasyonun, ekonomimizi ve insanımızı zora soktuğu dönemde gündeme taşıdılar. İnşaat sektöründe oluşan laubali büyümenin, kendi insanımızı bir ev alabilmekten dahi uzaklaştırmasında doğan memnuniyetsizliği. Yapay büyümenin, bir yandan nüfus ve mülkiyette toplumsal varlığın devamını tehdit eden bir düzeye gelmesinin insanımızda yol açtığı ciddi huzursuzluğu.. Öte taraftan ise bu büyümenin akan deresinden testisini arsa, ev satarak dolduranların bir kısmının, “ oğlu olan görgüsüzün” yaptığını, göz göre göre; ev alabilmek, hatta geçinebilmek imkanını kaybeden insanımızın, toplumunun gözüne soka soka sergileme küstahlığı içine de girmesi. Toplumsal var olma tehlikesi yaşayan kendi toplumuna dönük, yabancılaşması ile bugüne kadar onları var eden, toplumsal destekten de soyutlandılar. Güneyin bağnazları içte gelişen bu ortamı da değerlendirdi. Böylece, sözde “yeni siyasetin” yanlışlığı nedeni ile uluslararası diplomatik ve siyasi alanda gelişen yalnızlaşma; kendi toplumuna yönelik yabancılaşma ile birleşince; Güneyin Bağnazları, aradıkları fırsatı bularak, bu acımasız adımı attılar. 
Onlara bir başka zemini daha Tatar - UBP Koalisyonu sundu. Bu ise, ağır enflasyon dalgasını kırmak yerine, popülist siyasetlerle bu belanın daha da büyümesine yol açmalarıdır. . Böylece, Güneyin bağnazlarının Yeşil Hat Tüzüğü nedeni ile iki toplum arasında gelişen ve BM , AB raporlarında da olumlu olarak yer aldığı için yasaklayamadıkları iki olayı; yani Ticaret ve Turizme de darbe vurma zemini yarattılar. İzledikleri politika nedeni ile EURO - TL kur farkına rağmen Kuzey, Güneyden pek çok mal ve hizmette, turizm dahil, EURO bazında daha pahalı oldu. Böylece Güneyden akın akın gelen talebi, kendi elleri ile darbelediler. Artık Güneyden gelen ve market arabasını satın aldıkları ile tepe dolduran Kıbrıslı Rum çok azaldı. Bu ağır enflasyon koşullarını geriletmek için bırakın tedbir almayı; aksine, Türkiye’de izlenen dez enflasyonist tedbirleri ki bunlar talebi kısmak üzerinedir; benzerini, koşulların farkına karşın uygulamaya koydular. Fonları ve kimi KDV’leri artırdılar. Güneyden gelen talep artışının azalması üzerine, yalnız piyasada değil, aynı zamanda devlet gelirlerinde daralma oldu. Bu ayni zamanda Kuzeyden de Güneye ciddi bir kayışa yol açtı. Devlet de gelir kaybına uğradı. İzlenen popülist politikaların da bunlara ilave olması ile Devlet Bütçesi ciddi açık vermeye başladı. Bu nedenle %60 faizle devlet borçlanmaya gitmek zorunda kaldı. 
Bunların oluşması ile yıllardır Güneyden gelip, alış veriş yapmak isteyen Kıbrıslı Rumları engellemek isteyen ve bunu başaramayan Güneyin bağnazlarının aradığı gözü, onlara sundular. Şimdi bunlardan cesaret alarak, Turizm ve Eğitim sektörlerini de hedef aldılar. Bunlara yönelik olarak zaten yıllardır darbe vurmak için her yolu denemişlerdi. Ama BM, AB kararları, Yeşil Hat Tüzüğünün temeli ve uluslararası alanda, Kıbrıs sorununa dönük takip edilen “ çözümsüzlük çözüm değildir” siyasetinin dayandığı pozitif siyaset, onlara geçit vermemişti. Şimdi yeni siyaset diyerek “ köyü değneksiz” bıraktıkları için, bu esaslı sektörlere de yöneldiler. Evet, Güneyin bağnazlarına karşı çıkmak gerekir. Aynı zamanda onlara bu imkanı sunan ve “ kendi ettim, kendim buldum” şarkısını da hatırlayarak, “ gül gibi sararıp, solmadan”, İç ve Dış Politikada yanlış yoldan geri durmak gerekir. İçte Demokratik Hukuk Devleti ilkeleri ve nüfustan, ekonomiye, sağlıktan, eğitime, elektriğe, tarım, sanayi , inşaat ve turizm, yani tüm sektörlerde, plan ve programa. Kıbrıs sorununda da BM Parametreleri temelinde bir siyasete girmek gerekir. Güneyin bağnazlarını caydıracak en esaslı değnekler bunlardır.