İsrail ve biz

İsrail’de on binlerce İsrail yurttaşı, kitlesel gösterilerle savaşın bir ateşkes antlaşması ile durması için gösteriler yapıyor. Faşist ve aşırı dinci koalisyon hükümetinin başı, zorba Netenyahu’nun ateşkes için öne sürdüğü, işgal ettiği Gazze topraklarının bir bölümünden geri çekilmememe ısrarının, ateşkesi engellemesine tepki koyuyorlar. Bütün bu olanlar, savaş içinde oluyor. Hem savaş hattında hemde füzeler nedeni ile her belanın yaşanabileceği cephe gerisinde, endişe içinde yaşam sürdüren İsrail’de, on binlerce insan, demokratik cesaretle savaşı ve bu vahşeti durdurmak için gösteriler yapıyor. Bunlar olurken, Lübnan’daki Hizbullah lideri Sayın Hasan Nasrallah, intikam ateşi ile yanan Arap Kamuoyuna, İsrail’e füzelerle saldırı yaptığında; bu füzelerin, sivil yerleşim yerlerini hedef almayacağını açıklamıştı. Bu tutumunun, yaşananlar ışığında, ne denli önemli olduğu ortaya çıktı. Kendisine terör örgütü denen Hizbullah’ın; savaş ortamında sivillerin kadın, erkek, çocuk füzelerin hedefi olmaması için takip ettiği sorumlu tutumla; İsrail’in faşist hükümetinin Gazze , Batı Şeria ve Lübnan’da savaş gerekçesi ile on binlerce kadın, çocuk ve erkeği; sivil tüm hedefleri, evleri, iş yerlerini, okul ve Hastaneleri, yolları, köprüleri, tüm alt yapıyı bombalayıp ölümlere ve yıkımlara yol açması arasındaki bu fark, çok nettir. Terörist kim? Netenyahu mu? Yoksa Nasrallah mı? 
Peki İsrail’de Halkın, savaşı durdurmak için, savaş ortamında; kendi hükûmetinin ve bağnaz, aşırı görüş sahiplerinin, vatan hainliğinden tutun, devlet düşmanlığına ve düşmanın iş birlikçileri suçlama ve yaftalamalarına karşın; demokratik cesaretle, faşist hükümetlerinin savaşı sürdürme ısrarına karşı çıkmaları, ne kadar değerli bir olaydır. Bu demokratik cesareti gösterenlerde Musevi’dir. Ancak bu vahşeti gösteren hükümette Musevi’dir. Musevi inancına sahip İsraillileri, antisemitizm anlayışı ile değerlendirmek ve tüm Yahudiler yok olsun demek, ne insani, ne demokratik nede ahlakidir. Irkçılığa, içinde ırkçı iz olan yaklaşımlarla karşı gelemezsiniz. Benim ırkçılığım, ötekinin ırkçılığından iyidir diyen her anlayış, ırkçılığın her renkten ve çeşit çeşit dilden yayılmasına neden olur.
Ya Kıbrıs’ta durum ne? Günümüzde en büyük meselelerden biri, Kuzeyde ve Güneyde Famagus’ta dizisi. Kuzeyde öfke, Güneyde mutluluk. Tıpkı, bir müddet evvel “ Bir Zamanlar Kıbrıs” ismi ile TRT tarafından çekilen ve büyük propaganda faaliyetleri ile gündeme getirilen TV dizisi gibi. Kuzeydeki hangi siyasi hedefe dayanıyordu? Artık Federal Çözüm temelli bir görüşme yok. İki Devlet esaslı siyaset olacak diye girilen yanlış yola , uygun bir iç atmosfer yaratmak için tüm tarihi gerçekleri de çarpıtarak, yapılan, siyasi, ideolojik hesabın sonucu idi bu dizi. Güneydeki Famagusta dizisi de nereye dayanıyor? Türkiye ile Yunanistan arasında başlayan yumuşama adımlarını ve Kıbrıs sorununda, Federal temelde gelişme kımıltılarını baltalamaya. Siyasi asi ve ideolojik nedenle yapılan bir dizi. Çünkü Kıbrıs’ın Güneyinde ve Kuzeyinde çözümsüzlüğü devam ettirmek isteyenler, yeni kuşaklara işbirliğini, dayanışmayı ve ortaklık kültürünü değil; tarihimizde yaşadığımız acıları, ötekini bela ve ceberut, kendini de sütten çıkmış ak kaşık göstererek, düşmanlık kültürü üretimini sürekli kılmayı marifet saymaktadırlar. Bu nedenle savaşın içinde İsrail Halkının, gösterdiği bu barışçı demokratik cesaret, tümümüzde kendimizi sorgulamasını sağlasın,