Önümüzdeki yeni hafta, Cenevre’de olup bitenlerle yatıp kalkacağımız bir hafta olacak. Cenevre tarihi yaklaştıkça, farkı yönlerdeki açıklamalar artarken tansiyonu da yükseltti. Yakın zamanda Gezici Araştırma Şirketi’nin anketine karşılık, Günay Kıbrıs Alpha Kıbrıs TV’nin açıkladığı anket sonuçları daha başlamadan Cenevre’de yaşanacakları gösterir niteliktedir.
Gezici Şirketi’nin anket çalışmasına göre, Kıbrıslı Türk katılımcıların yüzde 88,8 Türkiye’nin Garantisi olmazsa, olmaz demiştir. Alpha Kıbrıs TV açıkladığı anket çalışmasına göre ise de, Kıbrıslı Rumların yüzde 74,6’sı çözüm durumunda garantör istemiyor. Böylesi bir durumda kimsenin geri adım atmayacağını düşünürsek Cenevre görüşmelerinin başlamadan bittiğini düşünebiliriz.
Diğer bir yandan orta yolun mevcut olduğunun da unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Geri kalan tüm başlıklarda ortak bir çözüm modeli üretilmişse, tüm konularda bir karara varılmışsa, Garanti Anlaşmasının belirli bir geçiş döneminden sonra yeniden değerlendirilmesi veya kaldırılması gündeme gelebilir. Amaç soruna bir çözüm getirmekse tarafları onayını alabilecek çözümler üretilebilir elbette.
Fakat Kıbrıs sorununa nihai noktayı koyacağı düşünülen, 12 Ocak’ta yapılması planlanan beşli konferansa gidilirken, masadaki ortamın da ne şekilde oluşacağı henüz netlik kazanmadı. Başkan Sayın Anastasiadis, 12 Ocak'ta yapılacak Kıbrıs konferansında Kıbrıs Rum tarafının yanı sıra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin de yer alacağını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kendisinin temsil edeceğini söyledi. Anastasiadis, "Cenevre konferansı beşli olacak. Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı ve Kıbrıslı Türk lider katılacak" dedi. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, Rum toplumu lideri Anastasiadis'in Kıbrıs Cumhuriyeti’ni temsil etmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Bunun üzerine Rum hükümet sözcüsü Nikos Hristodulidis, Yunanistan Devlet Televizyonuna yaptığı açıklamada Mustafa Akıncı’nın Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine gönderdiği mektubun içeriğinin hukuki bir boyutu ve ağırlığı olmadığını söyledi.
Kıbrıs Rum Liderliği eline geçirdiği her fırsatta, bizleri kışkırtacak açıklamalar yaparken, bizler 9-12 Ocak tarihlerinde Cenevre'de gerçekleştirilecek olan Kıbrıs Zirvesi'nin, Kıbrıs'ı, Ortadoğu ve dünyaya örnek olacak barış adası yapmak adına tarihi bir fırsat olduğunu açıklıyoruz.
Bizler her ne kadar Cenevre öncesi olumlu bir atmosfer yaratmaya çalışıyorsak, bunun aksini yaratmak için Rum tarafı çok daha fazla çalışıyor. Kısaca Kıbrıs Sorunu ile ilgili konferansa, katılımcılar konusu kapanmadan gidilecek gibi görülüyor. Ayrıca güvenlik konusunda da uzlaşı sağlanabilmiş değil ve Garanti Anlaşması konusunda gözler Türk tarafının takınacağı tutuma çevrilmiş durumda.
Anlaşılan, Kıbrıs Rum tarafı süreci sonlandırmak için değil, masadan kaçan taraf olmamak ve süreci uzatmak için Cenevre’de olurken, Kıbrıs Türk tarafı ise sürecin çok uzamış olması ve artık sonlandırılması adına Cenevre’de olacak. Böylesi bir durum karşısında Cenevre’ye birkaç kez gidilebileceğini düşünüyorum, yani 9-12 Ocak tarihlerinde bir sonuç çıkacağından çok umutlu değilim.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar…