Pandeminin hızını yavaşlatmasıyla, daha doğrusu pandemi ile yaşama alışkanlığını kazanmamızla birlikte, sarısı olmayan yumurta üretimine yeniden dönmüş bulunuyoruz!
Hedef şaşırtma amaçlı olduğu izlenimi veren, hatta tabir yerinde ise “çok şey bilirim haa” gözdağı içeren Sedat Peker açıklamalarıyla bir süre boğuştuktan sonra şimdi sıra Mağusa hisarına dikilen bayraklara geldi.
Tarihsel dokuya zarar veriliyormuş!
Ülkede tarihsel dokulara verilen zararlar Mağusa kalesine dikilen bayraklara gelinceye kadar ülkedeki o tarihsel doku berhava olmuş durumdadır.
Kaldı ki yıllarca çer, çöp içinde olmasına görmezden gelinen, üzerine titreme içgüdüsü yeni, yeni nükseden tarihi surlar üzerine dikilen bayraklar yerleştirilirken çivi dahi çakılmadı.
O eski eserlere ve eserin yapısına hiçbir bir müdahale olmadı!
Portatif bir yapıda bayraklar dikilmiş, istediğiniz yere taşınabilme özelliği de var.
Bayrakların şekilsel yapısından ve de renginden dolayı bir huzursuzluk söz konusu var ise o zaman amaç farklılaşır.
Bayrak bir ulusun simgesidir!
O simgeyi yok varsayarak hareket etmek (bu yöntem geçmişte makam arabalarından çıkarılarak uygulanmak istenmişti) ulus varlığını önemsememek anlamını taşır ki bu da bizleri yok etmek içinde yanıp tutuşanların beklediği bir gelişmedir.
Geçtiğimiz günlerde değindiğimiz 5’inci kol ve aramızdaki iş birlikçilerinin amacı da budur.
Ulus bilincini zayıflatmak, kaybettirmek ve yok etmektir!
Türkiye’de o bayrağın varlığı yolunda şehit düşen milyonlarca kahraman yanında şu küçücük adamızda aynı amaç doğrultusunda binlerce şehidimiz var.
O şehitlerin kanını simgeleyen bayraklardan öyle veya böyle şekillerde rahatsızlık duymak, inkara kalkışmak o ulusun parçası olmamaktır.
Beşparmak Dağlarındaki bayrağın varlığından rahatsızlık duyanların sınıfında olmak, saflarına katılmaktır.
Kıbrıs Türk toplumunun arasında maske takarak dolaşanlardan, “hem nala, hem mıha” vurarak çıkar sağlayanlardan bu toplum artık illallah etmiştir.
Türkiye’nin ada Türklerinin esenliği için yaptığı yatırımdan, her dara girildiğinde yapılan yardımlardan üzüntü duyanların amacı bellidir.
Türkiye’deki icraatlardan hoşnutsuzluk duymak adada ihanet boyutunda faaliyetlere kalkışmayı, ya da ihaneti hoşgörü içinde karşılamayı gerektirmez.
Türk varlığını adada diri tutmak için yapılan fedakârlıklar, sınırsız harcamalar ortada.
AB’nin Kıbrıs Türkü için yaptıkları da ortada!
AB’nin ve de ABD’nin Annan referandumunda verdiği sözlere gösterdiği bağlılık da ortada.
Bütün bunlara karşın “tarihi yapıya zarar verdi” saçmalıklarıyla Mağusa surlarına dikilen bayrakların varlığına eleştiride bulunmak güdülen esas amacı ortaya koymuyor mu?
Ulus bilincini ortadan kaldırmayı hedeflemiyor mu?
Bayraklar ve ulus bilinci!
Paylaş