Ülkemizde pandemiden etkilenmeyen hiçbir şey kalmadı diyebiliriz!
O hale geldik ki, insanlar arasında güven duygusunu bile yitirmiş durumdayız.
Hele, hele devlete duyulan güven yerlerde sürünür hale geldi!
Devlet, çarşı murakabenin iplerini elinden tamamen kaçırmış bulunmaktadır.
Ülkede uygulanan fiyat politikaları mesnetsiz, tamamen keyfilik taşımaktadır!
Öncelikle devlet, özel sektörü ve de özelde çalışan kesimi ikinci sınıf vatandaş konumunda görmekten vazgeçmelidir. Örneğin, en temel ihtiyaç maddelerine art arda getirilen zamların telafisi sadece devlette çalışanların hayat pahalılığına yansıtılmakta, özelde çalışanların hayat pahalılığından etkilenişi hesaba katılmamaktadır.
Pandemiden dolayı olumsuz ekonomik koşullarla boğuşmak zorunda kalan özel sektör bu süreler içinde devleti hiç yanında bulamamıştır. İflaslar her geçen gün artmakta, kira bedellerini ödeyemez hale gelen esnaf kepenklerini kapatmak zorunda kalmaktadır.
Hükümet kayıtsız, hükümet suskun! Kabuğuna çekilmiş, vatandaşın üzerine yağan kullelerin geçmesini bekler duruma gelmiştir.
Evine ekmek götürmekten bile acizlik içine düşmüş insanlarımız, çöp bidonlarında yiyecek arar duruma gelmiş vatandaşlarımız var.
Elektriğe zam uygulaması yapmamakla böbürlenen hükümet, diğer temel ihtiyaç maddelerine uyguladığı zamların izahını bile yapmaktan uzak durmaktadır.
Elbet bütün bunların bir bedeli olacaktır!
Tüp gaza, akaryakıta, sessiz sedasız süt mamullerine, damacana su ya getirilen zamlar yanında ülkedeki başıboşluğu fırsat bilenlerin kontrolsüzlüğü bırakın açlığa mahkum edilen özel sektörü, devletten maaş çekenleri bile bezdirmiş durumdadır.
Başıboşluğa son verme zamanı gelip de geçmiş durumdadır ama öncelikle devletin başıboşluğu kendi içinden atması kaçınılmazdır!
Vatandaşa, dana, ya da tosun diye satılan inek etlerinin vitrinlerde
90- 130 TL’den, kuzu ya da kuzu eti diye satılan oğlak etlerinin 110- 120’den, kimi vitrinlerde 150’lere varan bedellerden satıldığını görmezden gelen devlet bu politikalarıyla ülkeyi acaba nerelere götürmek istiyor?
Bu rakamlar karşısında Pandemi nedeniyle işsiz duruma düşmüş vatandaşın evine ayda bir kez bile et götürmeyeceğini bilmezden mi geliyor?
Bunun yarattığı bir başka husus, vatandaş kokma aşamasına gelmiş içine sakatat karıştırılmış sağlıksız ucuz kıymaya mahkum ediliyor.
Dikkat çekmek isterim, burada belediyelere de büyük işler düşmektedir!
Naylon ambalajlar içinde vitrinlerde boy gösteren ucuz kıymalık etlerin neler içerdiğini inceleme ve de kontrol etme zahmetine gidiliyor mu? İşi ahlaksızlık boyutuna getirmiş bazı esnafın kıyma makinesinin tepsisine, kimi zaman deposuna istenilmeyen etleri koyarak bunları vatandaşa kıyma olarak sattıkları görülmektedir. Habersiz kontroller yapılarak vatandaşı zehirleyenlere gereken müeyyideler uygulanabiliyor mu?
Satın alabilme becerisinde olan vatandaşın sofrasına koyduğu etin sağlıklı olabilmesi ve de fiyat bakımından bir istikrara getirilmesi için başıboş konumundaki bu sektörün ciddi şekilde ele alınması ve uygulamaya bir düzen getirilmesi artık devletin görevi olmalıdır.
Başıboşluk sonlanmalıdır!
Paylaş