Doğu Akdeniz’de iyiye gitmeyen gelişmeleri yerinde incelemeye gelen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve de AB Komisyonu Başkan Yardımcısı gibi uzunca sıfatları olan Josep Borrell’in sadece Rum tarafı ile temas kurması, Türk tarafını dikkate almamasının kuzeyde, Cumhurbaşkanımızda “hayal kırıklığı“ yarattığı ortada.
Bu tutumun AB değerleri ile de bağdaşmadığını ifade eden Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları, yıllardır uygulamakta olduğumuz hatalı tutumun bir kez daha gözler önüne serilmesine neden oldu.
Sadece bu süreç içinde değil, hemen hemen her dönemde dış politikalarımızda dik duruş diye adlandırılan davranış biçimini sergileyemediğimizden Sayın Borrell’in davranış biçimi bana göre ne ilk ne de son olacaktır!
Asıl hayal kırıklığı yaratan şey kimliğimizi kişiliksiz politikalara heder edişimiz olmuştur.
Ne yapılırsa yapılsın aldırılmayan yaklaşımlarla, etkili tavırlar koymak yerine hiçbir şey olmamış davranışlarla muhatap alınamayacağımızı hala daha neden anlamıyoruz?
Borrell’in tutumu “Kabul edilemez”miş!
İster kabul et, istersen etme!
Adamlar bildiğini okumaya devam ediyor ve Kıbrıs Cumhuriyeti maskaralığının arkasına saklanarak hala daha Kıbrıs Türkü’nün varlığını tartışma konusu yapabiliyor!
Bu fırsatı Rum kesimine veren bizler değil miyiz?
Hakaretlere varan davranışlara, çok net bir şekilde ortaya konan uzlaşmaz tutumlara her seferinde kulak tıkamadık mı? Aldırmaz gözükerek masada oturmaya devam kararı almadık mı?
Kesintiye uğratıldığı yerden ortaya konan senaryoları oynamaya, hiçbir şey olmamış gibi oyuna katılmadık mı?
Dış politikaların sözde kıvraklığı adına her geçen gün eriyip gitmekteyiz.
Ne yazıktır ki bunu görmekten bile aciz duruma getirildik!
Güney Kıbrıs zamana oynayarak, tahammül sınırlarımızı zorlayarak ve de aramızdaki iş birlikçiler vasıtasıyla sinsice Türkiye’den koparma yöntemlerini uygulayarak amaçlarına her geçen gün daha da yanaşma azmi ile çalışmaktadır.
Biz ne yapıyoruz? Kocaman bir hiç! Hatta bazılarımız içte yapılan bu bozguncu davranışlara alkış tutmaya devam ediyoruz.
Her seferinde havada kalan tepki beyanatlarıyla, üzüntülerimizi izhar etmelerle, bir de yaşanan benzeri her “adam yerine konmamalardan” sonra “kabul edilemez” gibi ifadelerle yaşananları geçiştirdiğimizi düşünerek günü kurtarma gayretindeyiz!
Üzülerek belirtmeliyim ki rahmetli Denktaş’tan sonra bugüne kadar adam yerine konulmak için hiçbir gayret içinde olamadık.
Aradan geçen yarım asra rağmen Kıbrıs’ta iki taraf olduğumuzu bir türlü anlatamadık.
Kıbrıs Türkü’nü yokmuş farz ederek yapılanlar karşısında suskun durarak başta AB olmak üzere dünyanın büyük bir bölümünde ucube olarak karşılanmamıza onurlu bir karşı duruşu ortaya koyamadık, koyamamaya da devam ediyoruz!
Son örneğini de Josep Borrell’in adaya gelişinde yaşadık. Böylesi yaklaşımlar devam ettiği sürece de adam yerine konmayı beklememeliyiz!
Adam yerine konmak!
Paylaş
İsmet Yavuz_Artvin 4 Yıl Önce
Adnan Bey,objektif bir yaklaşım,doğru olanı yazmışsınız,saygılarımı iletiyorum,Güzel Kıbrısınıza Selamlar.