Diyalog Gazetesi
2018-08-06 09:45:12

ABD & AB ilişkilerinin ekonomik etkileri

Ertuğrul BUĞRAHAN

ertugrul.bugrahan@hotmail.co.uk 06 Ağustos 2018, 09:45

ABD son zamanlarda küresel bazda başlattığı vergi artırımlarıyla ticaret savaşlarını başlatmış ve en yakın müttefiki Avrupa Birliği’nin bile tepkisini almıştı. Buna ek olarak, siyasi ve ekonomi alanlarında birçok ülkeye yaptırımlar uygulamaya başladı ve böylece, gerilen diplomatik ortama dayalı olarak ekonomilerde olumsuz etkilenmeye başladı. AB ile ticari krizi tatlıya bağlamış gözüken ABD, İran, Rusya, Türkiye ve Çin üzerinde bazı siyasi ve ekonomik yaptırımlar hazırlamaya başladı. 

2017 yılının sonuna doğru Beyaz Saray’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımayı açıklamasını müteakip Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan, bu senaryoda İsrail ile diplomatik ilişkilerin kesileceğini duyurmuştu. Ardından ABD ile vize krizi, Suriye operasyonundaki anlaşmazlıklar ve Türkiye’de ev hapsi cezasıyla yargı sürecinde tutulan Peder Andrew Brunson gerilimi patlak verdi. Bununla birlikte, ABD Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulayacağını ve bu yaptırım açıklamalarının işin ciddiyetini gösterdiğini üst düzey yetkililer tarafından uluslararası kamuoyuna açıkladı. Bununla birlikte Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleriyle ilgili yaptığı alım anlaşması, Halk Bankası’yla ilgili kara para ve yaptırım delme hususundaki yargı süreci ve Amerikan F – 35 uçaklarının teslimi konularında diplomatik zorluklar ve uzlaşmazlıklar devam ediyor.
Avrupa tarafına gelince; Avrupa Parlamentosu 6 Temmuz 2017 tarihinde Hollandalı parlamenter Kati Piri’nin hazırladığı Türkiye raporunu görüşmüş ve oylama yaparak 477 oyla müzakerelerin askıya alma çağrısını kabul etme kararı almıştı. Türkiye genel seçimleri öncesinde Almanya ve Hollanda hükümeti ile diplomatik ipler iyice gerilmişti. Ancak, Türkiye’de 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri takiben iki tarafta karşılıklı olarak iyi niyet açıklamalarında bulunmuştu. Şu ana kadar ise diplomatik koşulların nötr seyrettiği söylenebilir. Finansal piyasalardan ziyade ticaret hacminin ve ihracat bazlı büyüme için AB çok önemli bir Pazar rolünü üstleniyor.
2017 yılı verilerine göre ABD'ye Türkiye tarafından otomobil, uçak parçası, halı, kimya, demir ve çelik satıldığı gözlemleniyor. İthalat tarafında ise ABD’den hurda çelik, uçak, pamuk, yat ve motorları ön planda. Ancak, İthalat ve ihracat tarafında ABD’nin ağırlığı % 6 civarlarında olduğundan dolayı ticaret hacminin önemi Türkiye için düşük ve az önemli seviyelerde kalıyor. Dolayısı ile, ticaret hacmi konusunda önemli seviyedeki yoğunlaşma Avrupa kıtasında dağılmış durumda. Avrupa Birliği ülkeleri gerek ithalat gerekse ihracat konusunda en büyük paya sahipken, Avrupa kıtasıyla yapılan hacim toplam ticaret dağılımının yarısına tekabül ediyor. 
ABD’nin en etkili ve önem derecesi yüksek olduğu nokta portföy yatırımlarında bulunuyor. Zira, ABD kaynaklı yabancı yatırımcılar, sıcak para akışı ve finansal piyasalar üzerinde yoğun bir paya sahip. ABD’nin hisse ve tahvil yatırımlarındaki pay oranı % 32 seviyesinde. Yakın müttefiki olan Birleşik Krallık’ın payını da eklediğimizde toplam yabancı yatırımların % 47’sine yani neredeyse yarısına tekabül ediyor. ABD 31 trilyon dolarlık piyasa değeriyle dünyanın açık arayla en büyük hisse senedi piyasasına sahip. 
2017 yıl sonunda Türk hisseler ve tahviller piyasalarında yabancı sermaye yatırımları 86,3 Milyar seviyelerine yükselmişti. 29 Haziran 2018 tarihi itibariyle yabancı yatırımlar 59.31 Milyar USD’ye gerileyerek 37 Milyar dolarlık çıkış yaşanmış ve böylelikle, döviz likiditesi azalma kaydederken, borsada da değer kayıpları meydana gelmiş ve borsa değeri % 15,70 oranında azalarak 97.230 bandına gerilemiştir. Böylelikle, ABD ile yaşanan gerilimler, Amerikan kredi derecelendirme şirketlerinin düşürdüğü kredi notları ve yükselen risk primlerinin Amerikan yatırımcıyı olumsuz yönde etkilediği ve bunun sonucunda azalan döviz likiditesi ile Türk lirasının keskin şekilde değer kaybı yaşadığı gözlemlenmektedir. Fiyat istikrarının kaybolması ise enflasyonu körüklemesini müteakip yükselen enflasyon, faizlerin de yükselmesi hususunda baskı unsuru oluşturuyor.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.