4’lü koalisyon hükümeti KKTC meclisini de olağanüstü toplantıya çağırarak dün itibari ile 23 maddelik “Ekonomide son durum ve önlemler” adı altında yaşanan “döviz krizine” karşı bir takım önlemler almaya yönelik girişimde bulunmuştur. Bildiğiniz üzere geçen hafta Türk Lira’sına karşı saldırılar başlamış ve nerde ise Türk lirası bir haftada %30 oranında yabancı paralar karşısında değer yitirmiştir. Sene başından günümüze gelinceye dek bu oran %70’lere varmıştır. TL’nin bu kadar değer yitirdiği bir ortamda hem özel hemde kamu çalışanlarının alım gücü nerede ise yarı yarıya erimiştir. Hep diyoruz ya, dışa bağımlı yani ithlata bağımlı bir ülkeyiz biz. O yüzden TL’nin değer kaybetmesi demek bizim ülkemizde %100 hissedilmesine vesile olamktadır. Biz dışa bağımlılığı ne ile ikame etmeye çalışıyoruz? Turizm, Yüksek Öğrenim ve Bankacılık. Halbuki bu ikame ettiğimiz hizmet sektörlerine hızlı bir şekilde ara mallar üreterek dışa bağımlılığı azaltabiliriz. Mesela 2015 yılında adamıza Anavatan’dan içme ve sulama için gelen anamur suyu hala tarım sektörüne kazandırılamamıştır. Üç yıl geçmesine rağmen hala su üretim için kullanılmadığından Turizm sektörü tarım ürünlerini ithal eder bir pozisyonda kalmaktadır.
Biz gelelim esas konumuza 23 maddelik bu önlemler pakati dövizin Tsunami etkisi ile arttığı bu günlerde yeterli mi sorusuna ??? pek tabi ki hükümetin meclise getirdiği bu önlemler dizisi olumlu olmakla birlikte döviz etkisini hafifletmekten çok daha fazla günü kurtarma niteliğindedir. 4’lü koalisyon hükümetini “döviz krizine” karşı gerçek anlamda piyasaya müdahale edebileceği yani TC’deki olduğu gibi elinde çeşitli enstrümanlar yoktur. Ör: piyasaya döviz sürmek, mevduat faiz artırımı, tahvil ve repo ve bunun gibi...
23 maddenin ilk üç maddesi KDV oranlarının aşağıya çekilmesini oluşturmaktadır. Zaten daralan ekonomilerde vergi matrahalarını aşağı çekilmesi ekonominin çarklarının dönmesi açısından alınması gereken olumlu bir karar olmakla birlikte kamu maliyesi dolaylı vergileriden uzun vadede kurtulması gerekmektedir. Dördüncü madde; “Kredi kartı ve banka kartıyla ödemelerde vergi iadesinin geri getirilmesi ile kayıt dışılığın önlenmesi” maddesi adından da anlaşılacağı üzere kayıt dışılığı önleme adı altında geç alınmış bir öneridir (TL’nin değer kaybetmesine yönelik değil dir). Beşinci madde ise “Döviz cinsinden kiralarda stopajın yüzde 13’ten yüzde 1’e düşürülmesi karşılığında döviz kurunun sabitlenmesi.” Bu madde ile aslında yürürlükteki sözleşmler hedef alınmıştır. Halbuki bildiğiniz üzere, Yüksek Öğrenim eylül ayının ilk ayları açlıdığı için adamıza gelen öğrenciler eylül ayının ilk günü itibariyle çoğu kira sözleşmeleri yenilenmektedir. Kısaca yeni sözleşmelerde TL’nin özendirilmesi için stopaj matrahı %2’lere döviz ile olan sözleşmelerde ise, stopaj oranını %20’ler oranında tutulması TL’nın kullanımını özendirirken Döviz kullanımını da caydırıcı olacak nitelikde yapılaması önerimdi. Maalesef böyle bir düzenleme görmedik. İnşallah tekrardan düzenleme yapılır.
Diğer maddeler de aslında yıllardır ihmal edilen yapısal sorunlara yönelik çözüm önerileridir. Tabii ki bu çözüm önerileri hükümetin iyi niyeti çerçevesinde önerilmiştir. Fakat gerek çalışma hayatında gerekse Turizm notasında düşünülen bu tedbirler uygulamada ne kadar hayat bulacak veya ne kadar sonuç odaklı olacak son derece düşündürücüdür.
4’lü Koalisyon Hükümeti’nin aldığı tedbirler (1)
Paylaş