Kamuda çalışanların oluşturduğu sendikalar, yeniden belirlenen vergi matrahlarını beğenmediler. Yeni matrah düzenlemesi vergi yüklerini artıracak. Bu nedenle eyleme gidiyorlar.
Yeni vergi matrahları, özellikle özel sektörde çalışanları ve işverenleri zorlayacak. Özel sektörde çalışanların kazanabileceği her bir kuruş için kendilerinin veya işverenlerinin ödemesi gereken vergi artıyor. Bu durumda işverenler net ücret artışı yaparken çok dikkatli olmak zorundalar. Bir günlük işgücünün maliyeti, hızla yükseliyor.
Yarın asgari ücret tartışmaları da başlayacak. Asgari ücret vergiden muaf olduğu için belirlenecek asgari ücretin muafiyet miktarını da belirleyeceği düşünülüyor ama hükümet edenler bunu çoktan belirlemiş görünüyorlar. Hükümet tarafından açıklanmış bulunan yıllık kişisel vergi muafiyetini 12’ye bölerseniz, asgari ücretin ne olacağını da bulmuş olursunuz. 2024 yılı için kişisel vergi indirimi 292 bin TL olarak belirlendiğine göre, yeni asgari ücretin netinin de 24 bin TL olması hesap ediliyor demektir.
Öyle veya böyle, bu rakamlar tutturulacak! Şimdi bu hesapların ayrıntılarında boğulmak zamanıdır ama ayrıntılarla uğraşmak hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Devlet, bol keseden ve gerekli gereksiz yere para saçtığı zaman bu kaynağı mutlaka ve mutlaka vatandaşından temin edecektir. Bunun yolu ise, adına ne denirse densin, mekanizması nasıl kurulursa kurulsun vatandaştan vergi toplamak, başka bir değişle vatandaşın kazancına el koymaktır!
Kendi ölçülerimde bu sorunu sıklıkla dile getiriyorum ama örgütlü toplum kesimleri ve siyasiler bu konuda duyarlılık göstermiyorlar. Örgütlü toplum kesimleri iğnenin ucu kendilerine batana kadar bekliyor; çuvaldızın iğnelemesi altında ezilenleri görmüyorlar. Siyasiler vergiye zaten “gelir artışı” olarak bakıyorlar. Muhalif olanlar bile yurttaşların artan vergileri nasıl ödeyeceğini pek fazla konu etmiyorlar.
Bakın, Kasım ve Aralık aylarını 2024 yılı devlet bütçesini tartışarak geçirdik. Meclis kürsüsünü kullanma hakkı olanlardan tek bir tanesi bile, “bırakın yurttaşın parası kendinde kalsın” demedi. Tam tersine “şunu da yapmalısınız, buna da vermelisiniz” diye nutuk attılar. Kimin kazancını kime bölüştürüyorlar diye sorgulamadılar bile…
Şimdi sıra, dağıtılacak olan kaynağın temin edilmesine geldi. Hep birlikte bağırabiliriz tabii… Ama bu bağırışlar pek bir şeyi değiştirmeyecek. Devletten çıkan sağlamayı umuyorsanız, bunun sizden veya başkasından zor kullanma yolu ile sağlanacak bir kaynakla karşılanacağını da bilmeniz gerekir.
Şimdi hükümet, bütçesini kendine göre dengelemek için, çalışanlardan biraz daha fazla vergi almak; kamu çalışanlarına ödediği net maaşları bu yolla biraz düşürmek gayretine girmiştir. Bugün tartışması konusu olan zaten sadece gelir vergisidir. Akaryakıttan domatese kadar her türlü mal ve hizmeti satın alırken ödediğimiz vergileri de unutmayın. Hükümetler, yolunacak başka kaz bulamadıklarında ellerinin altındakilerden biraz daha fazla tüy çıkarmaya yönelirler. Tüylerimizi yoldurmamak istersek, devlet giderlerinin mümkün olduğunca düşürülmesini talep etmek zorundayız.
Anlatabildiğimden emin değilim ama ben kendimce olayın bu olduğuna eminim!
----------------
Devletten gelir artışı beklerken vergi artışı da olacağını düşünmek için fazla zeki olmaya gerek yoktur!
Vergi artışları: Geldik zurnanın “zırt” dediği yere!
Paylaş