Diyalog Gazetesi
2025-01-27 10:30:26

Durmasak bile iyice yavaşlamamız lazım!

Hasan ERÇAKICA

27 Ocak 2025, 10:30

Her gün yeni yeni adli haberler geliyor. Kimisi, alacağı olduğunu iddia ederek kendine ait yöntemlerle tahsilata kalkışıyor; kimisi simit almak için yolun ortasında park ediyor. Kimisi, “param yok, beni ülkeme gönderin” diye hakimlerden yardım istiyor; kimisi sınava girmeden derslerini tamamlamaya çalışıyor. Arabaların çoğu ruhsatsızmış; işçilerin bir kısmı kayıtsız. Nasıl oluyor; bu cesareti nereden alıyorlar bilinmiyor.
Yüksek itfaiye merdiveni yokken yüksek bina yapmayı; niteliksiz işçilerle çalışarak onların canları ile oynamayı marifet sayıyoruz. Güzel yüksek binalar yapıp pazarlıyoruz ama okullarımızı depreme dayanıklı hale getiremedik. Kimimiz birkaç daire yayıp hızlıca pazarlama; kimimiz derme-çatma bir atölyede üç-beş Pakistanlı çalıştırarak para kazanma derdinde… 
Belli ki ne yapacağımızı şaşırmış vaziyetteyiz. Alel acele zengin olmamız gerekiyor. Biliyoruz ki hasta olsak bakacak birimiz yok. Çocukların eğitimi için çok ama çok para gerekiyor. Yaşımız müsaitken birikim yapamazsak yaşlılığımızda sokakta kalabiliriz. Dere akarken kovamızı doldurmazsak bırakın ihtiyaçlarımızı karşılamayı, arkamızdan gülmelerine bile engel olamayız!
Dünya çapında yapılan araştırmalara göre “en gergin toplum” bizmişiz. Nasıl olmayalım: Sürekli irtifa kaybetme tehlikesi altında yaşıyoruz. Komşular arabayı ikinci kez değiştirdiler; artık cipleri de var ama biz ikinci el Japon ile idare ediyoruz. “Beceriksiz” damgası yiyeceğiz ve kimse yüzümüze bakmayacak!
Siyasi yapımızı da buna uydurduk. Sürekli olarak büyümekten ve zenginleşmekten söz eden siyasilere itibar ediyoruz. Zenginleşelim de nasıl zenginleşirsek zenginleşelim! Bizi zenginleştirmeyi vaat eden siyasilerden gayrısına itibar etmiyoruz.
Bu arada hiçbir şeye yetemeyen bir sistem yarattığımızı yeni yeni fark ediyoruz. Esentepe’ye lüks konutlar yaptık satıyoruz ama yolunu bir türlü yenileyemiyoruz. İskele’de binlerce konut sattık ama atıkları hesaba katmadık. Türkçe bilmeyen çocuklar okullara doluştu ama biz bu sorunu nasıl ele alacağımızı bir türlü öğrenemedik. Türkiye bize yeni hapishane yaptı ama onu da kısa sürede doldurmayı başardık; şimdi ne yapacağımızı bilemiyoruz. Avrupa Birliği Güngör’e yeni çöplük yapmıştı, kısa sürede yetersiz kaldı. Çöp sorununu bile çözemiyoruz.
Kısa sürede zenginleşme tutkumuz, tam bir kaosa ve hatta kabusa dönüştü. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz ama ayağımızı gaz pedalından kaldırmayı bile akıl edemiyoruz.
Artık durmamız lazım diyeceğim ama yavaşlamaya da razıyım. Eğer bir devletimiz veya idaremiz varsa, ortak irademizi ortaya koyarak ona bizi yavaşlatmasını söyleyebilir miyiz? Biraz yavaşlamak, etrafımızda ne olup bittiğini izlemek, yaşamın farkına varmak hepimize iyi gelecek. 
“Ohh be” diyerek derin bir nefes alalım; gerekirse yine devam ederiz!


KKTC’deki yaşam, “tabbos giden” bir araca benzedi. Nereye gittiğimizi bilmiyoruz ama ayağımızı gaz pedalından çekmeye bile teşebbüs etmiyoruz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.