Ara seçim sonuçlarının halkın siyasi iradesinden daha çok UBP’li kanaat önderlerinin tutumu tarafından şekillendirildiğine dair bir gözlemimiz var… Seçime katılma oranı %30’da kalırken UBP’nin geçen seçimlerde aldığı oy miktarının ancak yarısına erişmesi bu gözlemi ciddi şekilde kanıtlıyor.
UBP’liler de bu kanaattedir ve bunu gizlemeye de çalışmıyorlar. Doğrudan temas kurulabilen “UBP’li kanaat önderleri”, kimisi UBP’nin başına “zembille indiğini” söyledikleri Ünal Üstel’in UBP’yi toparlamayı başaramadığını iddiasını kanıtlamak; kimisi ise bazı bakan ve milletvekillerinin “UBP’ye ihanet ettiği” görüşünü desteklemek için bunu açıkça ifade ediyorlar.
Bütün bu sorunları aşmak için ne yapacaklar?
UBP Genel Başkanı Üstel’in ciddi bir kabine değişikliğine hazırlandığı ve Türkiye’den de onay alması halinde kabinede köklü bir revizyon yapacağı söyleniyor. Köklü revizyon yapamasa bile en azından üç bakanı görevden alacağı; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy ile Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun görevden alınacaklar arasında olmasının ise kesin olduğu ifade ediliyor.
Amcaoğlu’nu bilmiyorum ama genel başkan olma hedefini saklamayan Hasan Taçoy’un görevden alınmayı beklemek yerine bakanlık görevinden ayrılmayı uygun bulacağı gibi bir hisse sahibim. Ben olsam öyle yapardım: Görevden ayrılır ve başkanlık adaylığımı ilan eder ve çalışmalarıma başlardım.
Sadece Hasan Taçoy için değil, bir bütün olarak UBP için kurultaya gitmekten başka çözüm yolu görünmüyor. Ünal Üstel’in kurultay tarihi belirleyerek herkesi eteğindeki taşları dökmeye çağırması aslında onun başkanlığının devamlılığı bakımından da bir ihtiyaçtır. Oysa Üstel, “kurultay zamanı olmadığını” açıklamış ve liderliğini zayıflatmıştır.
Türkiye’nin UBP’li hükümetlerle çalışma ısrarı, UBP’nin istikrarını toplumsal istikrar kadar önemli veya onun önkoşulu haline getirmiştir. UBP’de ne olup bittiği, sadece UBP’lileri değil hepimizi ilgilendiren ve etkileyen bir konu haline geldi.
Ne yazık ki bu konunun kaderi de, diğer pek çok konuda olduğu gibi Türkiye makamlarının tutumuna bağlıdır. Türkiye makamları “ne haliniz varsa görün” dese UBP’ye demokrasi gelecektir. Başka yolu yoktur; sancılı olsa bile gelecektir! Buna karşılık Üstel’in başbakanlığa devamı istenir veya başka bir “atanmış başbakan” bulma gayretine girerlerse UBP çalkalanmaya ve bizi de çalkalamaya devam edecektir.
UBP demokratik bir kurultay yapabilese hem kendisi rahatlayacak hem de KKTC siyaseti…