Gıda üretiminin yetersizliği, her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. İklim sorunları üretimi olumsuz yönde etkiliyor; ürünler pahalılaşıyor.
Dün Çin’den gelen bir haber sarsıcıydı: Seller tarım ürünlerine ciddi şekilde zarar vermiş… Önceki gün Aydın’daki incirlerin dallarında eridiği haber veriliyordu. Bizim bahçedeki üç kök patlıcan, geçen yıl bütün ihtiyacımızı karşıladığı halde, bu yıl üç kökten sadece iki tane patlıcan alabildik. Tarım dünyanın her yerinde sıkıntılı günler geçiriyor.
Geçtiğimiz hafta Akdeniz’deki yaz turizminin artan sıcaklıkların tehdidi altında olduğuna ilişkin haberler gördük. Avrupalılar Akdeniz yerine Kuzey ülkelerine gitmeyi tercih etmeye başlamışlar.
Eskiden kış aylarında yaşadığımız elektrik sorunu, artık yaz aylarında daha önemli hale geldi. Bu sıcaklarda soğutma olmadan yaşayamıyoruz.
Dünyada iklim değişikliğinden kaynaklanan afetler yaşanıyor. Kimi yerde kuraklık; kimi yerde sel baskınları var. Buzullar eriyor, deniz yükseliyor; nehirler ve göller kuruyor. İklimdeki aşırılıklar artıyor; bir uçtan bir uca doğru savruluyoruz.
Bence en önemli etkenlerden biri, doğayı acımasızca sömürmemizdir. Ama insanoğlu bu sayede hayatta kalabilmiş; çoğaldıkça çoğalmıştır. Şimdi, yola devam edebilmek için kendimize “sömürecek veya dönüştürecek” doğa yaratmamız da gerekiyor. Bu doğa sayesinde var olduk ve var olmaya devam edebilmek için doğamızı korumalı, koruyamadığımızı yeniden oluşturmalıyız.
Kimi zaman nostaljik eğilimler ön plana çıkıyor. Doğal ürünler tüketelim; ilkel şartlarda tarımsal ilaç kullanılmadan yetiştirilen meyve ve sebzeleri yiyelim v.s. Dünyada yaşamakta olan insanların sayısı dikkate alınırsa artık o safhayı çoktan geride bıraktığımız kolaylıkla anlaşılabilir. 15 bin yıl önceki atalarımız gibi avcı-toplayıcı bir topluluğa dönüşemeyiz; üretici olmak zorundayız. Hayatımızı sürdürmemize olanak verecek olan ortamı yeniden üretmemiz gerekiyor.
Bilimsel gelişmelerden yararlanmazsak aç kalacak; sıcaklar ölümleri artıracak; turizm gibi önemli sektörler çöküntü yaşayacaktır. Bilimsel gelişmelerden yararlanmak için bilgi yetmez, yatırım da gerekir. Kimi yatırımları özel sektör; kimilerini kamu yapacak. Elektrik üretimi çok önemli hale geldi; doğa dostu üretim sistemleri için çok ciddi kaynakların harcanması gerekecek.
Bu gereklilikler, bütün ekonomik yaşamı değiştirecek. “Ben bunu bilmem” veya “ben böyle alıştım” türünden konuşmalar tarihe karışmak zorundadır. Kimsenin işi veya mesleği garantide değildir. Her kişi veya toplum kendini bu yeni duruma uyarlamak zorundadır. İnsanoğlu, topluluklar ve devletler bu duruma ne kadar çabuk uyarlanabilirse varlığımız o denli güvence altında olacaktır. Devletin bizi bütün bu olumsuzluklardan korumasını beklersek devletimizin kendisi de bizimle birlikte yok olup gidecektir!
Sayımız sekiz milyarı buldu. İklim değişikliği ile yerel çatışmaların etkilediği göç hareketleri daha sıcak çatışmalara ve ırkçılığın yükselmesine neden oluyor. Kaçacak yer kalmadı; Dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek kaçınılmaz hale geldi!
Küresel ısınma her şeyi etkileyecek
Paylaş