Eski Kıbrıs’ımıza ait fotoğraf arşivinin olduğunu beni tanıyan herkes bilir, bu öylesine bir sevda ki 2016 yılında bu arşiv ile alakalı bir de sergi yapmıştım. İçerisinde neler yoktu ki, anneannemin Yemyeşil gözlerinin olduğu kara çarşafı, 74 savaşında sığındığımız köyüm Piskobu İngiliz kampı Happy Valley, CMC maden ocağı, eski los sokakları, Yasemin kokan Lefkoşa sokakları, Baf Kalesi, ve efsane Girne siyah beyaz liman, Balabayıs Manastırı, evleri inanılmaz. Bir eski Maraş’ın fotoğraflandığı kareler var ki gerçekten aşık olursunuz.
Bazen yeni mekan açacak olan kişiler bana başvurur ve bu fotoğraflarından örnekler ister ben de seve seve gönderirim.
Sebebi gerekçesi çok basit . Müthiş bir medeniyetin getirdiği eşsiz nostaljik yaşamlar ve onların kareleri.
Bunlar sıradan fotolar değil
İnanın bu kareler asla sıradan fotoğraflar değil. Her birinin içerisinde müthiş bir yaşanmışlık, insanların yüzünde kimisinde hüzün kimisinde mutluluk kimisinde umut kimisinde yıpranmışlık var.
Genel anlamda baktığımız zaman bu siyah beyaz kareler bizleri geçmişe götürürken o yılların adamız olan Kıbrıs’a ne kadar güzel yakıştığını anlamış olursunuz. Ben siyah beyazı çok seviyorum yani. Aslında bir Galatasaraylı olarak Siyah-beyaz fotoğraf kareleri nedendir bilmem daha bir asil geliyor bana.
Bazen bu karelere de bakarken Kıbrıs’ın geçmişte ne kadar popüler bir turizm destinasyonu olduğunu hemen anlıyorsunuz. Dünyanın en meşhur artist bir aktörleri zaman tünelinde yolculuk yaparak karşımıza çıkıyorlar. Kimler yok ki, Paul Newman , Liz Taylor , Steve McQueen , ve daha bir çokları. Bunlar ilk aklıma gelenler.
BenGirneliyim sayfası,
Yeni keşfettim bir sayfa beni bu satırları yazmaya itti . Facebook’ta müthiş bir Girne özverisi ve sevgisiyle oluşturulmuş olan 1000 gelinliğim sayfasında Girne’ye ait inanılmaz fotoğraflar var. Dome Otel’den tutunda, eski Girne Limanı’na, sokaklarına, ama her karesine rastlamanız çok mümkün. Hatta geçenlerde bir makale yayınlandı “Dome Hotelin esas sahibi olan Kastellis ailesinin oteli yaparken kimlerden yardım aldığı dönemin İngiliz valisi ile olan yazışmalar, çalıştıkları İskoç mimar ile tasarladıkları ilk mimari projeler, hatta ve hatta adını aldığı Dome kubbelerin isminin” Archangellos “ Kilisesi’nden esinlenerek yapıldığını anlatır.
Karşıma çıkan antik limandaki iki fotoğraf beni 1971 yılına götürdü. Limanda İngiliz kralının yeğeni Kent Dükü ve o yıl Avustralya kraliçesi seçilen güzel bir kızın fotoğrafları vardı.
Böylesi güzel bir adada, böylesi bir medeniyet, dünyanın 4.01 tarafından turizmin başkenti olan Girne’ye gelen insanların konakladığı, dinlendiği ve arka planda Girne Limanının ve Kalesi’nin olduğu çarpıcı görüntüler.
Tam 53 yıldır ayakta kalma mücadelesi veren Kıbrıs Türkü böylesi fotoğrafları görünce benim gibi imrenmemesi elde değil tabii ki.
Daha fazla dallandırıp budaklandırmadan şu soruyu soruyorum kendime
“ medeniyete bak nereden nereye geldik.”
N M 7 Ay Önce
Yassa beh Ismet hocam meshur bir adada yasiyoruk..!! Ama yinede Turkiye'miz olmasa bugun bunlari ne sen yazip neda ben okuyabilecektim.. hayirli bir pazar gunu diliyorum sevgiler saygilar