Diyalog Gazetesi
2024-09-05 09:22:17

Ekonomi çöksün ama ücretler yükselsin! Olsun da nasıl olursa olsun!

Hasan ERÇAKICA

05 Eylül 2024, 09:22

Konut veya emlak sektörünün yaşamakta olduğu sorunlar herkesin bilgisindedir. İlk darbeyi, yabancılara mal satışını zorlaştırarak biz kendimiz vurduk. Şimdi iktidar da muhalefet de kabul ediyor ki bu konuda yapılan yasal düzenlemeler yanlıştı. İlk fırsatta düzeltecekler! Sonra Rum tarafının saldırıları geldi. Bu saldırının bizden daha çok Rumlara ve Rum tarafına zarar vereceğini öngörüyorum ama bundan bizim de zarar göreceğimiz de kesindir. Emlak sektörümüz bir süre için de olsa durgunluğa girecek.

Otelciler Birliği Başkanı Dimağ Çağıner, sektörün durumuna ilişkin acı dolu mesajlar paylaştı. Hükümetten herhangi bir açıklama görmedik, okumadık. Yaz turizmi tam bir fiyasko ile sonuçlandı; kışın da kötü geçeceğinin kesinleştiği söyleniyor. Daha önce bir sezonda 80-100 bin yolcu getiren operatörler şimdi 15-20 binden söz ediyor. Oteller kapanacak, turlar çalışmayacak.

Türkiye’den beklenen öğrenci sayısına ulaşabilen yükseköğretimin Türkiye’deki ekonomik krizden etkileneceği korkusu hepimizin uykularını kaçırıyor. Aldığımız yeni öğrenci sayısına sevinirken derinleşen krizle birlikte ciddi kayıplar yaşayabiliriz.

Kuzey Kıbrıs ekonomisi genel olarak bu üç kaynaktan beslenir. Dürümcü de otelci de… Bahçeci de sıvacı da… Taksici de marangoz da… Kimse, “bana ne bunlardan” diyemez! Memur da diyemez! Bütün bu işlerin yarattığı ekonomik aktiviteden toplanan vergiler de memurun cebine girer.

Son günlerde asgari ücret tartışması alevlenmiş gibi görünüyor. Aslında esas sorun kamu görevlilerine verilmesi gereken hayat pahalılığı ödeneğidir. Memura hayat pahalılığı ödeneği verirseniz asgari ücreti de yükseltmek zorundasınız. Oysa ne hayat pahalılığı ödeneği ne de asgari ücreti yükseltecek kaynak vardır. Kaynağı sağlayan sektörler ciddi şekilde küçülme eğilimindedirler. Turizm ve emlak sektörleri küçülür, yükseköğretim tehlikeli sularda yüzerken maaş ve ücretler için kaynak nasıl temin edilecek? Alevlenen tartışma, esas olarak, turizm, emlak ve yükseköğretimin kalitesini artırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak için neler yapılması gerektiği konusunda olmalıydı.

Biz böyleyiz işte!

Son günlerde bu cümleyi oldukça sık kullanıyorum: Biz böyleyiz! Neyi tartışmamız gerektiğini bile bilmiyoruz. Bunu bile bilmiyoruz, tartışmayı doğru noktalara yöneltemiyoruz ama refah içinde yaşamayı hak ettiğimizi sanıyoruz.

Allah aşkına söyler misiniz? Kendi sorunlarını tartışmayı bile beceremeyen bir halka, kim refah sağlayacak?

Oysa, refah artışı için tartışmayı doğru şekilde başlatmak bile yetmiyor… Doğru ve etkili şekilde sürdürmek, refah artışına yardımcı olacak sonuçlara ulaşmak ve bu sonuçları kararlı bir şekilde uygulamak da gerekiyor…

Peee… Ölme eşeğim ölme! Biz öyle değiliz; bunu yapamayız!

Bunu yapamayacağımızı bildiğimiz için tartışmaları saptırıyor ve refahı başkalarının sağlamasını bekliyoruz.

Dıştan gelir getiren sektörlerimiz adeta can çekişiyor. Buna karşın biz, refahımızın artmasını bekliyoruz. Nasıl olacak bu?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.