Diyalog Gazetesi
2024-09-01 02:14:06

Anavatan Türkiye’nin AB temasları perspektifi ve KKTC

İsmet ESENYEL

01 Eylül 2024, 02:14

Yavaş yavaş gidilecek olan köyün minareleri belli olmaya başladı .” Çözümsüzlük de bir çözümdür “Siyaseti artık değişen Konjektür ve yeni siyasi şekillenmelere göre “ proaktif “ bir anlayışla Türkiye’miz tarafından yeniden ele alınmaya başlandı ve yemeğin kokuları duyuluyor.
Siyasette geçmişe takılamazsınız
Siyaset geçmişe takılıp kalmaktan ibaret olsa ünlü kurt siyasetçi rahmetli Demirel “ siyasette 24 saat çok uzun bir zaman dün dündür bugün ise bugündür “ demezdi .
Demek ki neymiş oyunu kuralına göre oynamak gerekliymiş . Uluslararası ilişkilerde bölgenin yalnız değil tüm dünyanın ekonomik sıkıntılara rağmen Anavatan Türkiye en önemli askeri gücün başlarında gelmektedir. Türkiye Kuzey Kıbrıs’ta mutlak süreçte adım atılması gerektiğini tabii ki biliyor .

Yeni siyaset çok yakında daha belirgin hale gelecek
TC Dışişleri Bakanımız Sn Hakan Fidan AB Gayri Resmi Dışişleri Bakanları Toplantısında , Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgios Gerapetritis ile Brüksel’de bir araya geldi.
“BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde yeniden başlatılması, aynı zamanda Türk-Yunan ilişkilerinin iyileşmesinin yarattığı fırsattan yararlanılması gerektiğini vurguladı.”
Bu dört satırlık paragraf artık yeni konjektörün ve siyasetin ufuklarının çizilmeye başladığını en büyük işareti. Bilmem anlatabildim mi! Bekleyip görelim bu köprünün altından daha çok sular akacak.

Belki dört, beş yıl önce Rumlar’ın uzlaşmaz Crans Montana sürecinden sonra o zamanki Konjektör Rumlara” artık yeter biz böyle bir masada olmayız ve iki devletli çözüm siyasetini gerekli kılıyoruz, adanın Kuzeyini tanıtmaya başlayacağız “ Felsefesi ortaya atılmıştı. Bu süreç zarfında sırtını bu siyasete yaslayanlar her zamanki milliyetçilik naraları ile Kendi siyasi kazanımlarını ön plana çıkararak buna haklı bir gerekçe sunmaya çalıştılar. Onlar için Ada’nın kuzeyinde her şey günlük gülistanlıktı. Ekonomi uçuyor, yollar, aydınlatma, elektrik hatları enfes , Türkiye’den gelen su Güzelyurt ve Mesarya ovasına gelmiş Ziraat, tarım uçuyor Domatesin salatalığın kilosu beş lira , patates on lira ve hatta kamu gelirleri ve KKTC bütçesi artı veriyor ve Rumlara meydan okuyabiliyorduk.
Ne yazık ki Alice harikalar diyarındaydı. Takke düşmüş , kel çoktan görünmüştü. Ta ki Rumlar ekonomik yönden siyasi hamlelerin dışında Türklere nasıl zarar verebileceklerini planlayana kadar. 74 sonrası Rum malları üzerine yapılan binlerce dönüm arazilere inşa edilmiş gökdelenler , villalar ayrıca parsel parsel kurutularak, kesilerek evlere aparmanlara dönüştürülen portakal bahçeleri artık Rumların gözünü açmaya Yetti de arttı bile.

Peşi peşine gelen İnşaat sektörünün önemli aktörlerinin güneyde tutuklanması , inşaat sektöründeki işbirlikçi avukatların sorgulanması, , hatta ve hatta emlakçıların tutuklanmaları artık siyasetin bu duruma bir çare bulmasını gerektiğini Anavatan Türkiye’ye de göstermiş oldu. Şunu tesis etmekte fayda var bizden daha milliyetçi kimsesi olamaz neden mi çünkü Anavatan Türkiye’yi ve Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üzerinde tuttuk bundan sonra da tutacağız.

Kendi siyasi ve veya ekonomik kazanımlarımız hiçbir zaman vatan sevgimizin önüne geçmemiştir. Bugünlerde sahte milliyetçilerin yaptığı gibi değil. Bunu zaten herkes biliyor, görüyor, duyuyor. Eminim Türkiye’nin test ettiği ve artık miladını dolduranların bunları yavaş yavaş siyasi arenanın dışına itmek Türkiye’deki siyasi önderlerinin de yakın bir zamanda ele alacağı günleri beraberinde getirecektir.
Rumların malını mülkünü birine öbürüne pazarlayarak, Kıbrıslı Türkleri bir sosyal konut alamayacak bile hale getirenler bunun hesabını ne bugün ne de yarın ; hem halkın hem de Hakk’ın huzurunda veremeyecekleridir. Bizim malımızı mülkümüzü yiyen Rumlar da varsa onlar da aynı şekilde hesap vermek zorunda kalacaklardır.

“Yunan adaları yerine kendi adanıza gelin”

Siyaset; etkiye tepki ve günlük oluşumların doğru okunmasından geçmektedir. Aynı haberin doğru yazılıp doğru zamanda servis edilmesi gibi.
Konuyu nereye getireceğim . Mart aylarında Türk Yunan ilişkilerinin iyileştirilmesinin perspektifiyle atılmış olan adımlardan birisi Yunan Adaları’na vize serbestisi( kolaylığı) adımları atıldığında her hafta hem yazılı hem görsel basınında bu konuyu irdelememiştim. Ada’nın kuzeyine Türkiye’den gelecek olan yaz aylarındaki turistin çok ciddi erozyona uğrayacağını açık yüreklilikle ifade etmiştim. Sebebi çok basitti aslında. Günübirlik turların, hatta hafta sonu kaçamaklarının Yunan adalarının cazibesinin Türkiyeli turistlere çok uygun geleceğini ekonomik anlamda Yunan adalarına uçuracaklarını KKTC’yi de batıracağını söylemiştim.
Çok fazla dikkate alan olmadı. Ne yazık ki altı ayın sonunda haklılığım meydana çıktı ve ne acıdır ki turizm sezonunun BİTMESİNE yakın turizm bakanımız açıklama yaptı.
“Yunan adaları yerine kendi adanıza gelin ” Şimdi mi aklınız başınıza geldi! Hadi siz fark etmediniz ! Yok mu sizi bir uyaran, doğru zamanda doğru hamle yapmanız gerektiğini söyleyen birileri?
İngilizlerin meşhur lafı var “ Its too late sir “ . Sanki de turizim sezonu yeni başlıyor. Gerçekten akıl tutulması gibi bir şey yaşıyoruz. İcraat yerine, zamansız boş laflar . Haklı mıyım haksız mıyım lütfen kararını siz verin. Yine bir dost uyarısı. 2025 sezonu da acil tedbirler alınmazsa bu yıldan daha kötü olacak. Bekleyin göreceksiniz. Acil tedbirler neler? Son kaleme aldığım makalelerimde dört beş hafta gerisine gidin orada herşey yazmaktadır. Ne demiş atalarımız:

 “Söz uçar yazı kalır…”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.