Dolaylı yoldan bile olsa bölgemizdeki gelişmeleri tartıştığım bir arkadaşım “Amerikancı oldun çıktın” dedi.
Bunu bir “suçlama” saydım tabii… Ne o, bana Amerikancılığı yakıştırıyor ne ben kendim!
Ama oldum galiba! Olmak istemezdim ama oldum!
Bölgemizdeki gerilim her gün için yükseliyor. Gazze savaşından sonra yeni bir Lübnan savaşı da kapıda. Lübnan’da yerleşik olan Hizbullah örgütünün belirlediği hedefler arasında Kıbrıs da varmış… Başımıza füze yağma olasılığı varsa bölgemizdeki İngiliz üslerinden ve Doğu Akdeniz’e yerleştirilecek Amerikan gemilerinden bizi korumasını bekliyorum. ABD’nin en önemli uçak gemilerinden biri olan Eisenhover Doğu Akdeniz’e geliyormuş zaten… İyi haber, diyorum.
Bölgemizdeki gerilim esas olarak İsrail ile “İslami güçler” arasındadır. İsrail, Gazze’de Hamas ile savaşıyor. Hamas, İsrail’i tamamen yok etmek ve yerine bir İslam devleti kurmak istiyor. Bu amaçla sürdürdüğü savaşı, “halkın özgürlük ve bağımsızlık emellerine hizmet etmeyen savaşlara ihtiyacı olmadığını” söyleyen Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas bile desteklemiyor. İslam devletlerinin çoğu da bu savaşı desteklemiyor.
Bilinen Lübnan devletini yok etmiş olan Hizbullah, esas olarak İran rejimi tarafından oluşturulmuştur. Hizbullah, İsrail ile savaşa girerek kendi varlık nedenini korumaya çalışıyor aslında. O da İslami esaslara göre çalışan bir örgüttür ve ele geçireceği olanaklarına bu amaçla kullanacaktır.
Amerikancı olmamak için uğraşıyorum ama İslamcı olmak da istemem doğrusu. Onların ne yaptıklarını veya kim olduklarını unutan varsa hatırlatabilirim: Onlar Taliban’dır; El Kaide veya ISİD’dir… Bu kadar kötümser olmak gerekmezse İran’dır. Ayetullahlardır, şeyhlerdir… Onlar ne derse olacak; kanunlarla değil fetvalarla yönetilmek demektir. Suudiler onların yanında adeta melek kalmaktadır.
İsrail de saldırgandır tabii… Varlığını bu saldırganlığına ve cezalandırma kapasitesine borçlu olduğunu düşünen bir hükümete sahiptir. Buna karşın Başbakan Netanyahu’nun istifasını ve savaşın durması için çalışılmasını talep eden yüzbinlerce insan sık sık gösteri yaparak kendilerini ifade edebilmektedirler. Yakın bir gelecekte Netanyahu hükümetinin yıkıldığını görmeyi umabiliyoruz ama Lübnan ve Gazze için umutlanmamıza herhangi bir neden yoktur.
Amerika’nın koruduğu İsrail ile İsrail’e karşı savaşlar arasında böylesine ciddi bir fark vardır. Amerikancı olanlarla olmayanlar arasında buna benzer farklılıklar olduğunu rahatlıkla görebiliyorum. Amerika’nın dünyanın her tarafına kendi değerlerini ihraç etmesini veya kendi çıkarlarını korumak amacıyla savaşlar çıkarmasını istemiyorum ama bu savaşlarda kimi tutmam gerektiğini düşündüğümde ister istemez Amerikancı oluveriyorum.
Bölgemizdeki gelişmeler istediğimiz gibi değil. Tam olarak benimsemesek bile bir tarafı tutmak zorunda kalıyoruz ama…