Ekonomi, toplumsal demokratik kurumsallaşma yerlerde sürünürken, biz neleri tartışıyoruz? Sayın Anastasiadis’in önümüze attığı vatandaşlık konusu ile Sayın Tatar’ın ifade ettiği “Osmanlı torunu” meselesini gündemin başına getiriyoruz.
Ama Pegasus yetkilisi deneyimli iş insanı Sayın Zeki Ziya’nın, kamu ve özel sektörün içine girdiği içler acısı durumla ilgili söyledikleri gündemin kendisi olamıyor. Aynı şekilde Sayın Devrim Barçın’ın rakamlarla gündeme getirdiği yerel gelirler ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali desteği ile bunların halinin ne olduğu konuları gündemde saman alevi gibi duruyor. Meclis toplandı ve 1,5 saat çalıştıktan sonra kapandı haberi kulak dahi terletmiyor.
Sayın Zeki Ziya ile Sayın Devrim Barçın’ın ifade ettikleri gerçekten çok önemli. Ama Maliye Bakanı Sayın Dursun Oğuz’un her ay başı öncesi ifade ettiği, “Türkiye’den kaynak gelmezse maaşlar ödenemez” ifadeleri endişe konusu olsa da, ay başı gelip maaşlar ödenince güme gidiyor.
Bana bu; kurt var deyip, köylüsünü aldatıp, onlarla dalga geçen. Ama sonra kurdun gelmesi üzerine kimsenin yardımına koşmayarak, sürüyü kurda yem eden yalancı çoban hikayesini hatırlatıyor.
Bu nedenle “kapalı turizm” deyip, 400 civarında insan ülkeye geldi diye teselli arayan. 3-5 charter uçak geldi diye olayın vahametini görmezden gelen yetkililer ile. Sağlık endişesini dominant kılıp, bu endişeyi en minimum riskle nasıl ele alıp da turizmi açarız arayışını eksersiz etmeyen, kamuoyu ve ilgili ilgisiz herkesin duyarsızlığına da hayret ediyorum. Çünkü bu hal nedeni ile yalnız işletmeler değil devlette bizzat gelir kaybına uğruyor. Bu nedenle kamu gelirleri düştükçe de devletin maaş ve diğer yükümlülüklerini yerine getirme konusu dayanağını kaybediyor. Bu bakımdan iki üç ay sonra tıpkı yalancı çoban hikayesinde olduğu gibi “vahşi kurt” geldiği zaman, kimse inanmayacak, ama toplum parça parça olacak. Bu nedenle artık esas gündeme odaklanmak gerekiyor.
Ama bizde bu yapay gündemle ilgili Sayın Tatar ile Sayın Anastasiadis’e bir iki söz edelim.
Sayın Tatar, Sayın Anastasiadis Türkiye’yi tartışma odağına taşımak için Osmanlı ifadesini kullandı. Siz ona cevap vereceksiniz diye “Osmanlı Torunuyuz” dediniz. Yani güya cevap vereceksiniz diye onun Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik art niyetli ifadesini beslediniz. Ona “Ne diyorsun? Türkiye Lozan Antlaşmalarına, 1960 KC ile 1960 Garanti Antlaşmalarına ve Atatürk’ün, Yurtta Sulh Cihanda Sulh Belgisine bağlıdır” diye cevap vermedin? İç siyasetin hamaset edebiyatına saplandın.
KC Kimlik ve Pasaportunu iç siyasetin çerezi yapan Sayın Anastasiadis; 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti tek toplumun değil, siyasi eşit iki toplumun kurduğu bir Cumhuriyettir. Var olan bireysel ve toplumsal haklar, kimsenin tekelinde değildir. Madem tek başına egemensin, o zaman neden Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs’ın MEB çıkacak gazlardan hakkı var noktasından hareketle, tartışmalı Cenevre Zirvesinde, çözüm olmadan da bu kaynaktan para alın teklifi sundun? Yani pasaport, kimlik gibi bunda da hakkımız var. Daha pek çok değerde de senin kadar Kıbrıslı Türklerin de, bireysel ve toplumsal hakları var. Bunlardan biri olan kimlik ve pasaport bilesin ki Trodos ve Beşparmak dağları gibi ortak değerimiz ve hakkımızdır.
İki lider de Covid nedeni ile oluşan sağlık ve ekonomik kriz belasından toplumların dikkatini dağıtmak ve iç siyasi amaçlar için dar milliyetçi tam tamları eşliğinde, toplumların ensesinde, “zurna eşliğinde vals” yapmaya çalışıyor. Bu yüzden gerçek dışıdırlar. Esas gündemlerden şaşmayalım.
Zurna eşliğinde vals, Tatar ve Anastasiadis
Paylaş
Turkish power 4 Yıl Önce
Buz vals yaptırımayız davul zurna ile kocek zenne gibi palilarya ve yandaşlarını oynatiriz