Bunca gerginlikten ve ortak aklın oluşmasını engelleyen akıl dışı davranışlardan sonra, Meclis’te temsil edilen tüm siyasi partilerin ortak deklarasyonu, küçük hesapların kurbanı oldu.
Resmen farklı eğilimlerdeki siyasi parti sözcülerinin de dile getirdiği gibi, “Yüzümüze gözümüze bulaştırdık.” Ortak Metin, Meclis Başkan Yardımcısı’nın dar siyasi görüşlerinin kurbanı oldu.
Bunun bu hale gelmesine yol açan ana etken ise inisiyatifsizliktir. Hükümet ortağı Başbakan Yardımcısı’nın ve o metinde imzası olan DP'nin eski başkanının ve YDP Genel Başkanı’nın uyarılarına karşın, Meclis Başkan Yardımcısı tavrını sürdürdü. Ancak bu iş olurken Başbakan ve UBP Başkanı Sayın Tatar; Meclis İç Tüzüğüne aykırı tavrını devam ettiren Meclis Başkan Yardımcısını durduramadı.
Neden? Çünkü parti içi dengeler ve küçük hesaplar bunu engelledi. Kısa günün karını düşünen anlayışların, toplumsal ortak paydayı yakalamamızı engellemesinin en yeni örneği bu oldu.
Şimdi çok ağır sorunların ayak sesleri geliyor. Hem de güm güm sesleri çıkartarak.
Bakın, endişeniz veya duygunuz ne isterse olsun, “Barış Pınarı" Harekatı ile ilgili olarak Türkiye dış dünyada pek çok sorunla yüz yüzedir. Bu yalnız kalma hali iyi değildir. Buna karşın ortak akla ihtiyaç var. Böyle bir durum içinde Kuzey Kıbrıs’ta toplumsal ortak paydaları yaratmak ve artırmak çok önemlidir. Ancak bunun ilk adımı dahi, küçük dar siyasi hesaplar için atılamadan boğuldu.
Türkiye, ağır uluslararası siyasi sorunlarla ve bunun ekonomik yansıması ile karşı karşıya... Yani zaten var olan ekonomik sıkıntılara, daha yenileri eklenecek.
Askeri hareketin ekonomik yükü ve bu adımın siyasi hedefi olan Güvenlikli Bölge için ekonomik kaynak çok önemli olacaktır. Bu arada Türkiye’nin 2018 içinde doruğa çıkan döviz krizinin de tetiklediği ortam içinde özel ve kurumlarının artan borç yükü var. Bunun için Türkiye’nin ekonomi ile ilgili siyasi ve kurumsal organları ciddi arayışlar içindedir. Bu nedenle de bir dizi karar alındı.
Özellikle özel sektörün borç yükü altında ezildiği ve ödemekte zorlandığı borçları, bankaların sırtından almak için, ciddi kararlar aldı. Tahsilinde zorluk yaşanan milyarlarca TL'lik borç için devlet hazinesi adım atacak. Yani devlet hazinesi sırtına, ayrıca bu yükü de alacak.
Yani bir yandan bu. Diğer yandan savaş ve onun siyasi hedeflerinin getirdiği yük. Diğer yandan yeniden yükselen döviz kurları. Aynı zamanda sanayide oluşan durgunluk ve diğer sorunlar var.
Bütün bu yük içinde bir de biz; Kuzey Kıbrıs’ta para para deyip de Türkiye’nin boynuna mı asılacağız? Bu zor şartlarda kimin yüzü tutar gitsin ve Türkiye’den para istesin? Hele artan döviz krizi, bizi tüm sektörler ve insanımız ile daha da zora sokacak.
Böyle bir aşamada, toplumsal ortak paydaları aramak ve bulduklarımızı pekiştirip, ortak paydaları daha da artırmak gerekir. Ama Meclis’te son yaşananlar, ilk adımı dahi “Yüzümüze gözümüze bulaştırdığımızı" göstermektedir. Bu ise yalnız küçük hesapların belirlediği inisiyatifsizliğin sonucudur.
Evet, başımıza gelecek daha çok bela kapının ardındadır. Her şeyin temeli ekonomidir.
Bu gidiş böyle devam ederse, kimse zannetmesin ki milliyetçi duygular dalgasına binip yol alacak! Bunun arkasından gelen ekonomik depremlerin yol açacağı tsunamilerin altında kalınır. Ama bundan ne onlar, ne de muhalifleri kurtulur. Tümümüz altında kalırız. Duygular değil, akıl öne çıkmalı.
Yüze göze bulaştırılan
Paylaş