Yine seçim sonucu çıkmadan makalemi yazmak durumundayım. Evet, seçim sonucu şu anda belli değil ama sandıktan kim çıkarsa çıksın bugün karşı karşıya kalacağımız durum bellidir.
Bir kere ciddi bir siyasi kriz içinde kendimizi bulacağız. Üstelik bu siyasi kriz, gördüğümüz en ağır ekonomik kriz şartlarında olacak. Ülke ekonomisinin % 30 küçüldüğü. Bütçe açığının 3 buçuk milyar TL dolayına geldiği. Pahalılığın işsizliğin doruğa çıktığı. 1 Sterlin’in 10 buçuk TL’ye bir Euro’nun 9 buçuk TL’ye eriştiği bir ortamda siyasi krize uyanacağız.
Bu siyasi krize eklenecek ciddi bir toplumsal yarılma da ekstra bizi bulacak. Bakın bu seçim sonucunda kim kazanırsa kazansın ki sonuç at başı olacak. Peki o zaman bu toplumun yarısı Türkiye’yi seven ile sevmeyenler olarak mı konumlanacak? Sırf oy almak için siyasi propagandayı bu düzeye getirenler Pazartesinden sonra seçim sonucu ne isterse olsun bunu nasıl tamir edecekler?
Sayın Akıncı kazanırsa veya Sayın Tatar kazanırsa, bu gönül kırıklığı nasıl aşılacak? Bakın bunun en önemli örneği Türkiye’de yaşanıyor. Kutuplaşma sonucunda ne kazananlar rahat; ne kaybedenler saygılı olamadılar. Aksine kutuplaşma devam ediyor ve acı ile ifade edeyim derinleşiyor.
Üstelik bütün bunlardan ayrı olarak bizi doğrudan ilgilendiren dış siyaset de bugünden sonra çok çetinleşecek. Bir seçimde kendi içinden böylesi derin gönül yaraları ile çıkan, ayrıca ciddi ekonomik ve siyasi krizle de yüz yüze kalacak olan bu toplumu; seçim sonucu ne isterse olsun karşı karşıya kalacağı ciddi dış politika ve iç ekonomik siyasi sorunları hangi ortak gönül hamuru ile bütünleştirecek?
Bu nedenle aylar öncesinden halin bu şekil alacağını hissettiğimiz için tekrar olacak ama şunu yazmış ve ifade de etmiştim.
“Birbirinizin yüzüne tükürecek olsanız dahi o yüzde öpebileceğiniz kadar olsun bir yer bırakın.”
Ama ne acıdır ki yaşananlar bunun tersi oldu. Sayın Tufan Erhürman seçim kampanyası sırasında bu ayrımcı dili kullanmadığı için anketlerde, “hiç oy vermeyeceğiniz aday kimdir” sorusuna cevap olarak tüm diğer adaylardan çok daha düşük oranda olan bir karşılık almıştı.
Ama ne acıdır ki zor koşullarda oy için kutuplaştırma kırılması gerçekleşti.
Şimdi bir şans daha doğar mı? Ne için? Toplumsal ortak payda geliştirmek için. Zor ama imkansız değil.
Bu zorluğu aşmanın ilk koşulu, seçimde başarı gösterecek olanın hem seçim gecesi vereceği mesajlara hem de seçimden sonra izleyeceği hatta bağlı olacak.
Unutmayın tarihimiz bize bir şey daha öğretti. Kutuplaşma ile seçim yaşadığımız her dönemde, yalnız kazananlar ile kaybedenler arasında kırılmalar olmadı. Ama bir müddet sonra kazananların içinde de ciddi kırılmalar ve bölünmeler yaşandı. Şimdi de her açıdan bunun işaretleri var. Çünkü “keçi can derdinde iken et peşinde” olanların yaptığı hesapları da gördük. Sağın ve solda da. Senaryo yazarları durmadı.
Bu seçimden sonra mazar ve sevinç içine girecek tarafların içindeki, aklıselim düşünenler zor olsa dahi toplumsal ortak dokuyu koruma ve beslemeye çok önem vermelidirler. Esas görev bu olmalı.
Yüzde öpecek yer bırak
Paylaş