Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren SEK sendikası, Yeşil Hat Tüzüğü’nün gözden geçirilmesi için hükümete çağrı yaptı. “Kıbrıs Cumhuriyeti“ Hükümet sözcüleri ise buna bu aşamada olanak olmadığını. Çünkü 27 AB üyesi ülkenin bu değişiklikle ilgili olumlu görüş vermesi gerektiğini açıkladı.
Yani bu olmasa, buna dünden razı. Kısacası AB üyeliği, Güneydeki bağnazlığın bir nevi freni oldu. Eğer bu olmamış olsaydı, o zaman iki taraf arasında artan karşılıklı alış veriş ve geçişlerden rahatsızlık duyan Güneyin bağnazları iki dakikada bu işi iptal ederdi.
Ancak Kuzeydeki sessizlik ilgi çekicidir. Sayın Reşat Akar’ın, AKEL Genel Sekreteri Sayın Andros Kiprianu ile yaptığı röportaj Diyalog'ta yayınlandı. Sayın Akar, Kuzeye gelmek için Larnaka Havaalanını kullanan yabancılara dönük olarak Güneyde yapılan engellemeleri sordu.
Sayın Kiprianu ise verdiği cevapta, AB üyesi ülkeler yanı sıra, AB üyesi olmayan ülkelerden Larnaka üzerinden Kuzeye geçmek için gelen yabancılara dönük yapılan bu uygulamanın, Yeşil Hat Tüzüğü’ne aykırı olduğunu ve bunun yapılmaması gerektiğini ifade etti.
Peki, bu yaklaşım üzerine Kuzeyde görev yapan Sayın Dışişleri Bakanımız ne gibi bir girişim yaptı? “Kapalı Maraş’la ilgili demeçler ile devamlı görünür olmaya çalışanlardan bir ses çıktı mı? Bürüksel ve New York indinde, yani AB ve BM indinde diplomatik girişimler temaslar oldu mu? Kocaman bir hayır.
Güneydeki SEK, Yeşil Hat Tüzüğü’ne karşı açıklamayı yaparken, Ticaret Odası kılını kıpırdamadı. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’ya dönük aslan kesilenler neden sustu?
Güneyde ve Kuzeyde, Federal Kıbrıs çözümünün tüm karşıtları, Federal Kıbrıs çözüm seçeneğinin ortaya çıkarttığı, Yeşil Hat Tüzüğü’nden rahatsızdırlar. Çünkü bu Tüzük, iki toplumun insanlarının en temel noktada, yani ekonomik ilişkide bulunmasını sağlamaktadır. Bu ilişki; daha ileri bir çözümle birlikte, iki tarafta da insanlara çok daha önemli bir ekonomik ilişkinin getireceği olanakların, ciddi bir prototipini sunmaktadır. Bu nedenle iki taraftaki Federal Çözüm karşıtlarının ortak olarak hedefledikleri Yeşil Hat Tüzüğü’nün darbelenmesidir. Bu nedenle SEK'in bu açıklamasına ve Sayın Kiprianu'nun konu ile ilgili söylediklerine kulaklar tıkanmıştır.
Hidrokarbon konusu da bu işin üzerine tuz biber ekmektedir. Konu ile ilgili olarak Kıbrıs Türk Tarafı Ortak Komite önerisi yaptı. Bu öneri makul ve gerginliği azaltacak ve iki taraf arasında Yeşil Hat Tüzüğü’nün yol açtığı ortaklaşmaya katkı sağlayacak bir temeldir. Ancak Güney bunu kabul etmedi.
Peki, bu aşamada kabul etmeyenlere kızarken, bir de kendimize bakmak gerekmez mi? Evet. Bu öneriyi yaptığımız bu dönemde eğer; “Artık federal çözüm yoktur, ya iki ayrı devlet veya Konfederasyon“ diye açıklama yaparsanız, o zaman sizin, sayısal eşitlik temelinde Hidrokarbon Ortak Komite önerinizi Güney, rahatlıkla reddeder. Eğer; “Biz BM Parametreleri temelinde Federal Çözüm ve iki tarafın Talat ve Hristofyas döneminde Hidrokarbonlar konusunda üzerinde yakınlaşma sağladığı konulara bağlı olarak bu öneriyi yapıyoruz“ deseniz. Bunun için AB ve BM indinde tüm kanallardan diplomatik girişimle bunu taçlandırmanızın temeli olur. O zaman yol alırsınız.
Ancak amaç, “Üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek” olduğu için, yani niyet BM Parametrelerini darbelemek olduğu için, hem Yeşil Hat Tüzüğü’ne dönük bu duyarsızlık, hem de doğru olan bir önerinin kolaylıkla reddedilip, üstelikte reddedenin, uluslararası alanda sessizlikle karşılanmasına yol açarsınız.
Hâlâ ders alınmadı. Başımıza ABAD karaları dahil, tüm soyutlanma, işte bu önüne ardına bakmadan geliştirilen dar milliyetçi tavırlarla geldi. Ne olur artık, dünden ders çıkartalım.
Yeşil Hat ve Komite Önerisi
Paylaş