Bir çok kişi gibi ben de geçen yıl kurulan dörtlü koalisyon hükümetinin, geçmiştekilerden farklı olacağını ve iç işlerimizi düzene sokacağını ümit etmiştim.
Fakat dörtlü koalisyonun; ilk iş olarak üst kademelere atama yaparak devlet makamlarını ödüllendirmede araç olarak kullanması, sendikalara şirin görünmeyi her şeyin üzerinde tutarak hareket etmesi, idari tasarruf ile fazla memur bulunan kuruluşlardan ihtiyaç duyulan kuruluşlara aktarma yapmaması, dere yatakları tahribatını durdurmaması, taş ocakları sorununu göz ardı etmesi, çevre kirliliğini önemsememesi, polisin devriye görevi yapmasını sağlamaması, Türkiye ile imzalanan su yönetimi protokolünü uygulamaması sonucu suyun denize akmasına seyirci kalması, tüm uygulamalarda yatıştırıcı, çekingen davranmayı tercih etmesi, Dome otel örneğinde olduğu gibi kayırmacılık yapması, araç ruhsatlarının banka yolu ile ödenmesini bile sağlamaması ve benzeri basit sorunları çözümlememesi, aksine geçmişteki hatalı yönetim anlayışını sürdürmesi nedeniyle hayal kırıklığına sebep olmuştur.
Üstüne üstlük bir de hükümetin kurulmasından sonra, ilk iş olarak önceki hükümet tarafından kuzeyli soydaşlarımıza verilen vatandaşlıkları iptal ederek, tek dayanağımız olan anavatan ile aramızda soğukluğa ve halkımızın zarar uğratılmasına sebep olmuştur.
Yeni yılda halkımızı sıkıntıya sokan sorunlar çözümsüzlüğe bağlanmamalı , bunlara çare üretilmeli.
Ayrıca koalisyon hükümetinin çözüm konusunda anlaşamaması ve müzakere masasında görev almaması isabetli olmamıştır. Çünkü müzakerelerdeki durum ve gelişmeler, geleceğinin nasıl şekilleneceği bakımından Kıbrıs Türk halkı için en önemli konudur.
Kuşkusuz ülkemizde müzakerelerin Cumhurbaşkanı tarafından yürütüldüğü biliniyor. Ancak siyasi iktidarın da, müzakerelerde katkı ve etkisi olmalıdır.
Yaklaşık yarım asırdan beri sürdürülen müzakerelerde, Rum –Yunan tarafının bizimle eşit ortaklığı aklının ucundan bile geçirmediği açık bir şekilde anlaşılmıştır. Bunun yanında sırf zamanla bizi çökertebileceği umudu ile, müzakereleri ucu açık olarak sürdürdüğünü de, beleklerdeki çocuklar bile biliyor.
Bilinen bu gerçekler nedeniyle yeni yılda, kesinlikle federasyon ve birleşme saplantısına takılıp kalınmamalı ve bundan sonra mutlaka yeni bir yol haritası belirlenmeli.
Rum tarafının ucu açık olmayan ve takvime bağlı sonuç alıcı müzakerelere yanaşmaması durumunda, masada boşuna zaman harcamayı kabul etmemeliyiz.
Rum komşularımıza ve dünyaya Kıbrıs sorununun çözümünde tek seçeneğin birleşmek olmadığını anlatarak ,iki devletli çözüm seçeneğini gündeme taşımalıyız.
Müzakere masasında, Rum tarafını birleşmeye razı etmek amacı ile tatmin etmeye çalışmak ve zamanla Rum çoğunluk içinde eriyip kaybolmamıza zemin hazırlayacak olan çözüm seçeneklerini kabul etmek yerine, haklarımıza sahip çıkmalıyız.
Ayrıca, KKTC’de kendine sol ve ilerici sıfatlarını yakıştıranlar ; Rum çoğunluk içinde yok olmamıza zemin hazırlayabilecek çözüm yollarını savunarak, Rumlar ile destekçilerinin hoşuna gidecek şekilde tutum sergileyerek, davamıza zarar vermekten kaçınmalıdır .Çünkü dünyanın hiçbir yerinde, kendi halkına özgürlüğü layık görmeyen solcu ve ilerici yoktur.
Kötü bir anlaşmadan hepimiz zarar göreceğimize göre, yeni yılda artık herkes gerçekleri görerek, sorumluluk duygusu içinde hareket etmeli.
Rumların federasyona ve birleşmeye yanaşmadığı anlaşıldığına göre, yeni yılda iki devletli çözüm seçeneğini gündeme getirmemiz ve iç işlerimizde de halkımızın refahını artıracak düzenlemeleri yapmamız kaçınılmazdır.
Yeni yılda beklentiler
Paylaş