BM Güvenlik Konseyinin Barış Gücünün görev süresinin uzatılması ile ilgili aldığı karar ve buna dönük Türkiye Dışişleri Bakanlığı değerlendirmesi ile KKTC Dışişleri Bakanlığı değerlendirmesi arasında önemli farklar var.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı raporu esastan eleştirdi. Onun çözüm süreci ile ilgili olarak yalnızca Federal Çözüm olgusuna dönük yaptığı vurguya eleştiri yaptı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı ise söz konusu raporu değerlendirirken bunun, “ Kıbrıs sorunun yeni bir döneme girdiğini, raporun bunu ortaya koyduğunu” söyleyip, bunun olumlu olduğunu ifade etti. Bunu ise raporun, özellikle elektrik, cep telefonları konusuna ve iki tarafın alışveriş ile diğer alanlarda işbirliğini ilerletmeleri çağrısına atıf yapmasına dayandırdı.
Kıbrıs Rum Tarafı ise söz konusu raporu, kendi tutumunu sorgulayan yanlarını görmeden, bütünü ile olumlu buldu. Bunu raporun; Tek Egemenliğe, Tek Uluslararası Temsiliyet ve Tek Vatandaşlığa işaret eden 1251 sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararını resmen işaret etmemesine rağmen buna dayandırdı.
Ancak bu değerlendirmeler ışığında şunu ifade etmek doğrudur diye düşünüyorum.
Hem KKTC Dışişleri, hem de “ Kıbrıs Cumhuriyeti “ Dışişleri Bakanlıkları aynı yolu tutular.
İkisi de resmen, sağ el ile sol kulak memesini tutma işi yaptılar. Güney, o kutsadığı “ TEK” ilkeleri ortaya koyanın, 11 Şubat 2014 Ortak Belgesi olduğu gerçeğini bir kez anmadan, bunu sadece 1251 sayılı BMGK kararına dayandırma açıkgözlüğüne oynadı.
Kuzey ise BM Raporunun işbirliklerinin gelişmesi ve çeşitlenmesini öngören yaklaşımını öne çıkartarak müzakereleri, Federal Çözüm hedefi ve zemini temelinde başlatma vurgusunu göz ardı etti.
Ancak KKTC Dışişleri Bakanlığının raporu ağırlıkla olumlu bulması yalnız o açıklama ile sınırlı kalmadı.
İlgili Bakanlık, Güney Lefkoşa’da gerçekleşen Akdeniz’de kıyısı olan AB ülkelerinin yer aldığı EU MED7 zirvesinin sonuç bildirgesi için yayınladığı eleştiri metninde de bunu ifade etti. Şöyle dedi…
“Bildiride BM İyi Niyet Misyonuna destek ifade edilmekte, ancak BMGS söz konusu misyona ilişkin son tespitlerinin hilafına , Rum tarafının çözüme yönelik var olmayan çabaları takdir edilmektedir”.
Yani BMGS ve onun tespitleri ve son rapor olumludur.
EU MED7, Ne beklerdiniz?
Fakat, EU MED7 Zirvesinin sonuç bildirgesi için sert bir kınama bildirisi yayınlayan KKTC Dışişleri Bakanlığı bir noktayı göz ardı etmemelidir. Ne beklerdiniz?
Katalonya sorunu olan İspanya'nın; adanın toprak bütünlüğü ilkesini göz ardı eden, Konfederasyon, iki ayrı devlet vurgularının bolca yapıldığı günümüzde, Güneyin erk sahiplerinin bu ilkeye, samimi olmayan Federasyon vurgusu ile sahip çıkmalarına onların, kapalı olmasını mı beklerdiniz?
Aynı yarımadayı paylaşan Portekiz’in duyarsızlığını mı beklerdiniz?
Aynı şekilde İtalya’nın yüksek düzeyde olmasa dahi, kendi toprak bütünlüğünü sarsacak eğilimleri yaşadığı bu dönemde, ayrılıkçılığa dönük hassasiyetini göstermemesini mi beklerdiniz?
Üstelik Hidrokarbonlar konusunda bizimle ve Türkiye ile ciddi gerginlik ve TOTAL ile ENI üzerinden bir nevi ulusal gurur kırılması yaşayan İtalya ile Fransa’nın bize tepki göstermemesini mi beklerdiniz?
Evet, bence Türkiye ile KKTC ilgili bakanlıkları arasında değerlendirme farkları olması gayet normaldir. Ancak bu farklar, Kıbrıslı Türk Toplumu ile Türkiye arasında, esasa dair olursa ciddi sorun olur.
Ancak ortaya bir gerçek çıktı. BMGK Kararı ve EU MED7 zirve bildirgesi; iki bölgeli, iki toplumlu, Federal çözüm sentezinin, Güneyin eline bırakılamayacak kadar değerli olduğudur. Öyle terk ettim demekle bir zemin kazanılamayacağı, aksine çok değer kaybedeceğimiz yeniden ortaya çıkmış oldu.
*****
Aydın DENKTAŞ: Sayın Aydın Denktaş’ı kaybettik. Toplumun tarihi ile bütünleşmiş bir yaşamı olan Aydın Hanım, bir anne olarak iki evlat kaybetti, onların acısını hep içinde var ederek ailesi ve sevdikleri için yaşama tutunma cesareti ve yaratıcılığı gösterdi. Tüm toplum kesimleri ile iyi ilişkilerini hep gözetti. Tüm ailesinin, sevenlerinin ve toplumun başı sağ olsun. Yattığı yer nur olsun...
TC- KKTC Dışişleri bakanlıkları ve farklar
Paylaş