Yaklaşık yarım asır müzakere tezgahı ile oyalanmamızdan sonra, Anastasiadis’in son açıklamaları, birleşmek ve federasyon zemininde bir çözüm yapılamayacağını kanıtlamıştır.
Rumların gizlemediği niyetine rağmen, ‘birleşik Kıbrıs- federal çözüm’ sloganının tekrarlanması ve Rum’un her türlü onur kırıcı hakaret ve hareketlerinin görmezlikten gelinmesi, artık mide bulandırmağa başladı.
KKTC’nin tanıtılmasının imkansız olduğunu ileri sürenler, asıl Rum ile birleşmenin ve federasyonun mümkün olamayacağını, karanlık ve çıkmaz yol olduğunu anlamalı.
Mart 1964’de Birleşmiş Milletlerin Rumları temsil eden yönetimi, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti kabul etmesi, sorunun bugüne kadar çözümlenememesine sebep olmuştur.
Bu yanlış karara ek olarak 2004 referandumundan sonra, güneyin tüm ada adına AB üyeliğine alınması, Rumların makul bir çözümü kabul etmesini daha da zorlaştırdı.
Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyetinin iki ortağından biri olmamıza rağmen, kurduğumuz devletin tanınmaması veya tanıttırılmaması, Rumların çözümsüzlükten hiçbir zarar görmemesini, aksine yararlanmasını ve rahat hareket etmesini sağlamıştır.
1964’den sonra yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınan, ortaklık cumhuriyetini tek başına yöneten, dış yardımları sadece kendi halkının yararı ve ihtiyaçları için kullanan, iç ve dış kararları kendi başına alan Rum tarafının, kendi kararı ile, elde ettiği bu olanaklardan vazgeçmesini beklemek saflıktan öte basiretsizliktir.
Bu nedenle Kıbrıs sorununun çözümü için, KKTC’nin tanıtılması ve Rum tarafının bize karşı kullandığı devlet olma avantajının etkisiz duruma getirilmesi gerekir.
Son müzakerelerde Rumlara korkunç ödünler verilmesine rağmen, bir anlaşma yapılamamasına ve Rum liderin son açıklamasına rağmen hala daha birleşme ve federasyona takılıp kalmak, tarihe mal olacak korkunç bir hata olacaktır.
KKTC tanınmadığı süre, deniz ve hava limanlarımızın uluslar arası trafiğe açılması, Rumlar tarafından engellenecek;
Alan olarak daha az olmasına karşı, Rumların kuzeyde kalan taşınmaz mallarından çok daha değerli olan güneydeki mallarımızın üzerine sünger çekilirken, bizden kuzeydeki Rum malları için altından kalkamayacağımız kadar tazminat talep edilecek;
Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyonların kaldırılmasına AB’yi arkasına alan Rumlar izin vermeyecek.
Bu nedenle gerçekleri kavrama özürlülüğü, ezberlenen içi boş sloganlar, ideolojik saplantılar, dayanaksız ve art niyetli Türkiye fobisi bir yana bırakılmalı ve Kıbrıs sorununun temelli çözümünde tek çıkış yolunun, KKTC’nin tanıtılması olduğu görülmeli.
Tarihte şimdiye kadar yalvarmakla, merhametle ve başkalarının kararı ile haklılığı kabul edilen, mağduriyeti bertaraf edilen hiç olmadı.
Bu nedenle Rum yönetiminin tanınmış, devletimizin ise tanınmamış olmasının, çözümü engellediği, sorunla ilgilenen tüm taraflara anlatmalıyız.
KKTC’nin tanıtılmasının imkansız olduğunu ileri sürenler artık, mevcut gerçekler karşısında asıl Rum ile birleşmenin ve federasyon kurmanın mümkün olmadığını, kurulsa bile uzun ömürlü olamayacağını kavramalı.
Başkalarının bize biçtiği birleşmek kefeni giymeyi kabul etmek, Rum’u birleşmeye ve federal çözüme razı etmek için, korkunç ödünler vermek, yalvarmak, arkasından koşmak yerine, yırtıp atmak ve devletimizi tanıtmak yönünde çaba harcamalıyız.
KKTC’nin tanıtılması dışında yapılacak her şey; boşuna zaman öldürmek, bugüne dek elde ettiğimiz kazanımları yavaş yavaş yitirmek, Anavatanın 1960 Cumhuriyetinden kaynaklanan haklarını etkisizleştirmek, zaman içinde adanın tümünü Rumlara teslim etmek, Anavatanı ve Kıbrıs Türkünü, geri dönüşümü mümkün olamayacak zararlara sokmak demektir.
Tanınma katalizatör olacak
Paylaş