Bir Sterlin 12 TL’yi aştı. Euro, Dolar rekor üstüne rekor kırıyor. Pahalık aldı başını gitti. KTTO yayınladığı son raporda işsizliğin özellikle genç işsiz sayısının çok arttığını ifade etti.
Pandemi ile başlayan süreçte hem banka borçları hem de ileri tarihli çekler ötelenmişti. Dövizle borçlanan insanların hali perişan. Peki TL ile borçlananın hali nasıl? Faizlerin artışı onları da perişan etti. Şimdi bir yandan ötelenen, öte yandan vade uzatması yapılarak taksit miktarını azaltma uygulaması da sona erdi. Şimdi artık felaket büyüyen bir canavara dönecek.
Hal bu iken turizmin, eğitimin açılımı ile ilgili hala ciddi bir planlama yok. Turizm Bakanı Sayın Ataoğlu gayet iyi niyetle Haziran için temennide bulundu. Ancak hükümet bütünlüğünde ciddi bir planlama yok. YÖDAK Başkanı Sayın Avcı, Eylül ayında yüz yüze eğitimi hedeflediğini iyi niyetle ifade etti. Ama bunda da hükümetin hala bütünlüklü bir planlaması yok. Hele aşı konusu hala askıda. Üstelik bu yalnız insanlarımızın sağlığı için değil, aynı zamanda ekonomik dayanağımız olan turizm ve eğitim için stratejik bir köprü… Peki seçim, siyasi istikrar ve demokratik diyalog kapıları? Hepsi kapalı.
Kapı dedik. Peki sınır kapıları meselesi ne halde? Bununla ilgili her kafadan farklı sesler çıkaran CB ve Hükümet, tepkiler üzerine kapılarla ilgili olumlu mesajlar verdiler. Ancak AB ve BM ile konu ile ilgili hala doğru dürüst bir görüşme yok. Evet İki Toplumlu Sağlık Komitesi görüşüp, olayı bağlayacak. Ama hem Pandemiyi hem de CB ile Hükümetin hamaset edebiyatı ile uğraşmasını ve AB ile ilişkileri mayfoşi kılmasını fırsat bilen Güneyin bağnazları, Yeşil Hat Tüzüğü’nü tahrip etme adımı attılar. İngiltere’nin AB’den ayrılması ile Kuzeyde yaşayan veya Ercan’dan gelen Britanya vatandaşlarının sınır kapılarından geçemeyeceği kuralı koydu. Aynı şekilde AB üyesi olmayan ülkelerden Kıbrıs’a gelen insanların sınır kapılarından geçemeyeceği meselesini ileri sürdü. Bunu tek başına yaptı. Bunu CB, AB’ye BM’ye taşıdı mı? Kocaman bir hiç.
Bu arada Kutlu Adalı cinayeti için Meclis’te Araştırma Komitesi kurulma kararı verildi. Yani bir yandan siyaset, öte yandan polis ve savcılık olayın peşini bırakmamalı. Ama aynı zamanda bu üç odak, bir birleri ile sıkı bir koordinasyon içinde olmalıdır.
Bu hengame içinde CB Sayın Tatar, BM Genel Sekreterine bir mektup yolladı. Bu en nihayet topluma mal oldu. Mektup daha ziyade düne dair argümanlarla yüklü. Ama hiç anlamadığım husus şu. Günümüzde ileri sürülen ayrı egemenlik iddiasını hangi akıl İngiliz Sömürge yönetiminin 1956’da Taksim Tezini beslediği argümana dayandırır? Kardeşim 1956’da İngiliz Sömürgesi ayrılık istedi derken, bugün aynı İngiltere’nin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Garantörü olarak, adanın Toprak Bütünlüğünün de uluslararası hukuka göre tarafı olduğunu nasıl es geçersin? Üstelik bu argümanla kendi elinle Türkiye’nin garantörlüğünü de tartışmaya açtığının farkında olmaz mısın?
Nitekim, Türkiye ile sorun yaşamaya başlayan Rusya’nın ilk kaşıdığı nokta, “yeni” denen bu siyaset nedeni ile Garantörlük oldu. “Yeni vizyon” denen siyaset, eski sorun olan İngiliz Sömürgeci siyasetine dayandırıldı. Unutanlar için hatırlatalım Sayın Rauf Denktaş, Ankara’da sürgünde olduğu yıllarda yazdığı “12’ye Beş Kala Kıbrıs” kitabında, ‘körü körüne İngiliz dostluğu güttük. Arap çorap dedik. Ama Makarios tüm Arap ve Afrika, Asya ülkelerinin desteğini aldı’ diyen bir nevi özeleştiri yapmıştı. Şimdi “yeni vizyon” diyerek tezini İngiliz Sömürge yönetiminin ENOSİS talebini engellemek için teşvik ettiği Taksim tezine dayandırmak, bu çağda hiçbir sempati doğurmaz. Aksine tepkiyi büyütür. Hele İngiltere’nin adanın toprak bütünlüğünün garantörü olmasından sonra.
Yazı karışık mı oldu? Peki yaşadığımız gündemler ne? Bu nedenle her konu önemli oluyor.
Sterlinden, CB BM Mektup
Paylaş
Turkish power 3 Yıl Önce
Ingilterede mi yaşıyorsunuz ne sterlini
Turkish power 3 Yıl Önce
Aman sterlin yaman sterlin