İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere tüm siyasi ve toplumsal kesimlerin üzerinde kafa patlatmasını gerektirecek durumdadır. İstediğiniz kadar ekonomik verilerle oynayarak kendinizi siyasi olarak avutun veya halkın gözünü boyamaya çalışın.
Eğer Euro bazında; TL- Euro ciddi kur farkına karşın Kuzey; Güneyden pahalı olmuşsa, bu boya tutmaz. Çünkü artık, kur farkı nedeni ile Güneyden gelip alış veriş yapan insan sayısında, ciddi bir azalış var. Kuzey, Euro bazında Güneyden pahalı hale geldi. Bu hal nedeni ile bu kez trafik tersine döndü. Bu durumu, Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı, şu veciz söz ile ifade etti. “ Allah, Güneye geçemeyenleri korusun”. Sayın Deniz’e çoğu insan haklı olarak kızdı. Ancak enflasyonu dizginlemek için, aklının bir zerresini dahi buna ayırmayan bir hükümet anlayışı karşısında, bu söz gerçekten kara mizah oldu. Bu geçeğe karşın hala, enflasyonun %83 olduğuna dair resmi veri de yerinde duruyor. Üstelikte Meclisin ilgili komitesinde resmen, İstatistik Kurumu verilerinin yanlış olduğu, HP hesaplamasında, bir yıldaki fiyat artışlarının ele alınmadığı ve sabit tutulduğu da ortaya çıkmışken, bu düzeltilmedi. Hali ile her kesim, kendi yarasının sızısına bakarak olaylara yaklaşır. Bu yüzden dilimize, “ insanın neresi ağrırsa, derdi oradadır” sözü yerleşti. Sivil toplum, sendikalar, bu oyun ile kendilerine verilmesi gereken enflasyon, HP kaybının, hile ile eksiltilen kısmının geri verilmesi talebini dillendirmeye başladı. Üstelik bu geçmişte de yaşanmış bir rezaletti. 1990’dan 1993’e kadar 50 kişilik KKTC Meclisinin, 45 sandalyesini bin bir baskı ve oyun ile eline geçiren UBP hükümeti de resmen; enflasyon, HP rakamları ile %30 nispetinde oynamıştı. Bu nedenle, 1993 Aralık seçimleri ile iş başına gelen DP- CTP koalisyon hükümeti, bu rezaleti tespit ettikten sonra, hile ile gasp edilen bu farkı, insanlara ödemişti. Ancak ne isterseniz ödeyin; enflasyonu, dizginleyemezsiniz. Böylece verilene karşın, dün ve bugün de çalışan insanların alım gücü, eskisinden daha olumsuz bir hale döner. Bu nedenle, çalışana verilecek olanı azaltmak için yapılan bu sözde Açık Gözlük; esasta daha gerçek olan bir başka olumsuzu tetikler. Buda Açık Göz Enflasyonudur. Bu kavramda, gerçek enflasyon üzerindeki fiyatlandırma için kullanılır.
Ülkede enflasyonu daha da azdıran unsurlardan biri de budur, Eğer siz, HP oranı ile bu ağır enflasyon şartlarında çalışana, emekliye daha az ödeme yapayım, sözde Açık Gözlüğü ile uğraşırsanız; o zaman, Açık Göz Enflasyonunu tetiklersiniz. Böylece enflasyon ortamında eriyenin, yalnız maddi değerler olmadığı; aynı zamanda, manevi değerlerin, ahlakın, ticari dürüstlüğün ve toplumsal güvenirliğinin de eridiği gerçeği yüzünden, bu değerleri daha da eritirsiniz. . Çünkü piyasada yer alan sermaye ve emek; gerçek enflasyon ile yüz yüzedir. Bu nedenle, %83 olarak ilan ettiğiniz HP oranının çok üzerinde hem fiyatlandırma, hemde emek ve hizmet bedeli talep etme gelişir. Piyasada kaos doğar. Bu nedenle hükümet edenler denetim de yapamaz. Çünkü hile yapan, hileyi engelleyemez. Her piyasa aktörü; gerçek, hile ile bozulduğu için kendi kafasında oluşturduğu fiyatlandırma ve hizmet bedeli talep ederek gerçekle baş etmeye çalışır. Enflasyon daha da artar. Yani Açık Gözlükle çalışana daha az vereyim maskaralığı, Açık Göz Enflasyonunu besler. Öteki yanı ile de Bütçeyi kurtarmak için tutulan bu yol; aksine, Bütçeye daha da yük gelmesine yol açar. Beyler, hayat ve yurt sevgisinin sınırı, sizin Kurultay hesaplarınızla sonlanmaz. Artık esas olanın toplumsal zemin olduğunu görme vakti geçiyor.
Sınır, hileyle sonlanmaz
Paylaş