Diyalog Gazetesi
2019-04-04 17:42:53

Protokol

Ferdi Sabit SOYER

04 Nisan 2019, 17:42

Ekonomik ve siyasi tartışmaların odağında Türkiye ile imzalanacak olan Protokol yer alıyor. Bu üstelik yalnız Kuzey açısından değil, Güney açısından da tartışılan bir konu halinde bulunuyor.
TL'nin değer kaybı gelişen ve rekor düzeye ulaşan enflasyon, ekonomimiz ve insan yaşamı üzerinde yıkıcı etkiye yol açtı. Bu yalnız Kuzeyde yaşayan insanların sıkıntısı olarak yansımıyor. Ayni zamanda Güneyde bulunan kimi siyasi odakların da gündeminde bu konu yer alıyor.
Onlar, hem TL'nin değer kaybı ile Kuzeyde yaşanan ekonomik sıkıntıları değerlendiriyorlar. Hem de Türkiye ile Protokol imzalamaması olayını siyasi olarak yorumluyorlar.
Bunların kimi kesimleri, Kuzeydeki ekonomik sıkıntıya seviniyor. Ayni mantık Kuzeyde de var. Geçmiş dönemde Güneyde oluşan Bankalar krizi ile başlayan ekonomik yıkım, ayni mantığın Kuzeydeki benzerlerini çok sevindirmişti.
O zaman onlara, bir toplumun sıkıntısı ile sevinenler bir müddet sonra kendi sıkıntısını misli ile yaşar demiştim. Bu sözü şimdi Kuzeyde sıkıntı var diye sevinen Güneydekiler içinde kullanmak isterim.
Ancak bu ekonomik sıkıntı içinde, Türkiye ile Protokol imzalanmamasını izah etmek mümkün değildir.
Mecliste gerek Maliye Bakanı Sayın Denktaş'ın, gerekse Başbakan Sayın Erhüman'nın yaptığı açıklamalardan anlaşılan odur ki Kuzey tarafı bu konuda çalışmalarını sonuçlandırdı. Bu yüzden Türkiye açısından sorun ne ise, artık net olarak bunu ortaya koymak gerekir.
Çünkü bu konu artık, hem iç siyasetin, hem de Güneyde yazılan ve çizilenler bağlamında Türkiye ile Kıbrıs Türk Toplumunun ilişkilerini de doğrudan ilgilendiren bir hale dönüyor.
Kısacası yalnız ekonomik bağlamda değil. Ayni zamanda Kıbrıs Türk Toplumunun iç siyaseti bağlamında. Ayrıca Kıbrıs sorununun çözüm sürecindeki konum bakımından da bu Protokolün imzalanmamasının, “şehir efsanesine” dönmesi sorundur.
Başbakan Sayın Erhüman’nın, hala Protokolün imzalanmaması üzerine muhalefet varlığını buna dayandıran, Ana Muhalefet Partisi sözcülerine verdiği cevap önemlidir. “Eğer bununla ilgili bir bilginiz varsa bunu açıklıkla söyleyin, ama öyle bilgi dahi vermede, konuyu istismar etme işinden uzak durun“ ifadesi çok yerindedir.
Hele Mecliste Maliye Bakanına yönelik olarak Ana Muhalefet sözcülerinin “maaşları nasıl ödedin“ diye sorması, bu işin arkasındaki garabeti açıklığa kavuşturdu. Ana Muhalefetin beklentisi, hükümetin maaş dahi ödeyemez olması ve bunun üzerinden hükümet olması beklentisi olduğunu açığa vurdu. 
Sayın Serdar Denktaş ödemeyi, Ercan'dan devletin alacağı gelirin bir kısmını avans olarak alıp bunu gerçekleştirdiğini açıkladı. Bunun üzerine Ana Muhalefet sözcüsü, “bu hukuki değildir“ dedi. Yani, niye yaptın, maaşlar ödedin ve benim niyetim gerçekleşmedi. Öfkesi bu...
Çünkü CTP- UBP Koalisyonunu yıkmayı bu sıkıntıya dayandırmışlardı. Ayni filimi tekrara oynama niyetinin yol bulmaması bu öfkeyi doğurmaktadır.
Bu Protokol işi bir an evvel sonuçlanmalıdır. Türkiye teknik ve siyasi heyeti de bu işi bir an evvel Kuzeyde yaşayan insanları daha fazla süründürmeden sonuçlandırmalıdır. Çünkü bu konu, yalnız Kıbrıs Türk Toplumunun ekonomisini değil, ayni zamanda toplumsal varlığını, demokratik kurumsallaşmasını ve ayni zamanda Türkiye ile ilişkilerini de doğrudan ilgilendirmektedir. 
Enflasyon kırdı geçirdi. Bunun sorumlusu da Kuzeyde yaşayan insanlar değildir. Bu yüzden bir an evvel bu konu sonuçlanmalıdır. Sonuçlanmazsa bilinsin ki atılan taş, ürkütülen serçelere değmeyecek, aksine bu taş, pek çok değeri kıracak ve çatlatacaktır.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.