Ülkemizde her türlü görüş, ilgi alanı ve meslek grupları örgütlenmiş bulunuyor.
Nüfus oranımıza göre herhalde dünyada, Sivil Toplum Örgütü (STÖ)sayısı bakımından, en ön sıradayız.
Kişisel görüşüme göre bundan sonraki aşamada, artık devlette çalışanları temsil eden STÖ’ler kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek, çeşitli iş kollarını temsil eden örgütler de kendi üyelerinin haklarını koruma ve ilerletme yanında, bir de kendilerinin daha verimli hizmet etmek için neler yapılması gerektiği üzerinde durmalı.
Örneğin, devlet memurları ile öğretmenleri temsil eden örgütler, üyelerinin çıkarlarını korumak yanında, çalıştıkları kuruluşların daha kaliteli hizmet vermesi yönünde gereken faaliyetlere önem vermeli.
Çünkü STÖ üyeleri, görev yaptıkları kuruluşlarda, maaş ve diğer haklar elde eder. Bunun karşılığında, başarılı olmağa gayret etmeli ve hizmet ettiği kitleye karşı, sorumluluk içinde hareket etmeli.
Kuşkusuz her alanda vatandaşlarımızın örgütlenerek birlikte hareket etmeleri, seslerini daha iyi duyurmaları, haklarını korumaları ve ilgi alanları ile ilgili konularda beklentilerinin gerçekleştirilmesini sağlamaya çalışmaları yararlıdır.
Ancak tüm örgütlerin faaliyetlerinde, ülkenin genel çıkarlarını da dikkate alması gerekir.
Örneğin, doğa severlerin kurduğu bir örgüt, kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek için yürüttüğü faaliyetlerde, mutlaka tüm halkın genel çıkarlarını da dikkate almak zorundadır
Ayni şekilde çeşitli meslek grupları tarafından oluşturulan sivil toplum örgütleri de faaliyetlerinde, üyeleri dışındaki diğer halk kitlelerinin haklarına da saygı göstermeli ve onları rahatsız etmemeye dikkat etmeli.
Yalnız, Sivil Toplum örgütleri yöneticilerinin, siyasi parti başkanları düzeyinde siyasi olaylarla ilgilenmesi, hükümetin iç ve dış siyasetine karışması, yetkilerinin dışına çıkmaları yanında yanlıştır.
Hele bazı STÖ yöneticilerinin belirli siyasi partilerin görüşleri doğrultusunda, hatta Rum ulusal tezlerini destekleyici açıklamalar yapması, yanlış olması yanında, zararlıdır.
Çünkü STÖ üyelerinin tümünün de, yöneticilerin siyasi tercihini paylaşması mümkün değildir. Bu nedenle, yöneticiler temsil ettikleri kitle adına siyasi açıklamalar yapmaktan kaçınmalıdır.
Ayrıca, STÖ yöneticileri kendi tüzüklerine aykırı olarak, yerli yersiz, hükümetlerin tüm faaliyetlerine karışması da yetkilerini aşması yanında, yanlıştır.
Hele bazı STÖ’ yöneticilerinin, üyelerinin onayını almak gereği duymadan, grevi bir tehdit olarak kullanması, halkımızın tepkisine sebep olmaktadır.
Çünkü grev eylemi ile hükümetten çok, günlük yaşamın sıkıntıya sokulması nedeniyle, vatandaşlar mağdur ediliyor. Ayrıca grev gibi önemli bir karar, düzenlenecek özel Genel kurulda, üyelerin çoğunluğunun onayı ile alınabilmeli.
Siyasi iktidarların demokratik düzenin bir parçası olan Sivil Toplum Örgütlenmesini çeşitli yollardan desteklemesi isabetlidir. Örneğin STÖ’lerin aidatlarının maaşlardan kesilerek hesaplarına yatırılması, doğru bir uygulamadır.
Yalnız hükümetin profesyonel sendikacılığı desteklemek adına, yöneticilerine ödenekli izin vermesi tarafsızlık ilkesine aykırıdır.
Ayrıca bu uygulama, siyasi iktidarların, sendikaları Türkiye’ye karşı baskı unsuru olarak kullandığı kaygılarına sebep oluyor.