Doğaseverlerin, nükleer ve/veya termik enerji santralleri kurulmasından memnun olmamaları yadırganamaz.
Fakat halen sahip olduğumuz teknolojik bilgilerle, tüm enerji gereksinimimizi, doğaya hiçbir zararı olmayan güneşten ve rüzgârdan üretmemiz için maalesef mümkün değildir.
Bu nedenle artan dünya nüfusunun gereksiniminin karşılanabilmesi için, doğaya zararı olan termik santraller ile kaza durumunda felakete sebep olan nükleer reaktörlerden elektrik üretilmektedir.
Halen doğasal çevreye en fazla önem veren Avrupa Birliği ülkelerinde bile, yaklaşık yarım asırdan beri nükleer enerjiden yararlanılmaktadır Fukuşima felaketine rağmen, halen dünyanın çeşitli ülkelerinde nükleer santraller kurulmasına devam edilmektedir. Çünkü bir süre sonra petrol kaynakları tükenecektir.
Halen 31 ülkede aktif durumda 437 nükleer reaktör vardır. 14 ülkede 68 nükleer reaktör inşaatı devam ediyor. 2030’a kadar 164 nükleer reaktörün daha yapılması planlanıyor. Ülkelerin programlarındaki reaktör sayısı ise, 317 dolayındadır.
Halen ABD’de 104, Fransa’da 58, Japonya’da 50, Rusya’da 33, G. Kore’de 23, Kanada 20, Hindistan’da 20, Çin’de 16, İngiltere’de 16, Ukrayna’da 15, İsveç’te 10, Almanya’da 9, İspanya’da 8, Belçika’da7, Çek cumhuriyetinde 6, Tayvan’da 6, İsviçre’de 5, Finlandiya’da 4, Macaristan’da 4, Slovenya’da 4, Pakistan’da 3, Arjantin’de 2, Brezilya’da 2, Bulgaristan’da 2, Meksika’da 2, Romanya’da 2, Ermenistan’da 1, İran’da 1, Hollanda’da 1, Slovenya’da 1 nükleer enerji santrali vardır.
İsrail, Ürdün, Kazakistan Fas, Malezya S. Arabistan, Şili, Endonezya ve Mısır ise, nükleer santral kurmak için gerekli çalışmaları başlatmış bulunuyor.
Kuşkusuz batılı emperyalistler, düşman kabul ettikleri ülkelerin nükleer silah ve enerjiye sahip olmasını istemiyor ve bunu engellemek için de tüm gücünü ve güdümünde olan işbirlikçileri kullanmaktadır.
Geçmişten günümüze batılı emperyalistlerin Türkiye’nin nükleer teknolojiye sahip olmasına karşı çıktığı biliniyor. Rahmetli Ecevit’de nükleer teknolojiye sahip olmak için girişimleri nedeniyle, 2000’li yıllarda batılı emperyalistler tarafından saf dışı edilmişti.
Nükleer silaha ve nükleer enerji reaktörüne sahip olan batılı emperyalistlerin İran’ın nükleer enerji santrali tesis etmesini engellemeye çalışması, dost görmediği ülkeleri bu teknolojiden uzak tutmak amacında olduğunu gösterir.
Kuşkusuz Türkiye düşmanlarının bu tesise karşı çıkmaları yadırganamaz. Ancak Kıbrıs Türkleri olarak anavatanımızın nükleer enerji santrali tesis etmesinden mutlu olmalıyız.
Ağrotur üssünde İngiltere’nin nükleer silah bulundurmasına; emperyalist ülkelerin Doğu Akdeniz’de nükleer enerji ile çalışan gemilerine ve nükleer başlıklı silahlarla donatılmış gemilerinin dolaşmasına tepki göstermeyenlerin; İsrail’in nükleer silaha sahip olmasına ve halen nükleer enerji santrali tesis etmekte olmasına ses çıkarmayanların, anavatanda santral kurulmasına tepki göstermesi dostça bir davranış olamaz.
Çünkü Türkiye dünyada ne ilk, ne de tek nükleer santral kuran ülkesidir. Başka ülkelerin ucuz nükleer enerji elde ederek kalkınması ve Türkiye’nin de ihracattan elde ettiği gelirin tümüne yakınını, enerji temininde harcaması, beklenemez.
Bir de tüm komşularının nükleer teknolojiye sahip olmasına karşı Türkiye’nin bu teknolojiye sahip olmaması, ulusal güvenliği bakımından sakıncalıdır.
Üstelik nükleer santraller, kömür ve petrole dayalı santraller gibi hava kirliliğine ve küresel iklim değişikliğine sebep olmamaktadır.
Nükleer Enerji Gerçeği
Paylaş