New York'tan sonra geride kalan ne oldu? Bu muhakkak değerlendirilmelidir.
Bir kere açık olan şu gerçektir. İki tarafın, yani sorunun esas aktörlerinin ne direkt, ne de dolaylı bir görüşmesi gerçekleşmedi.
Nasıl görüşüleceğine dair somut bir temel de oluşmadı. Şimdi Sayın Guterres ne diyecek? Bekliyoruz!
Bir kere iki lider, orada direkt ve dolaylı olarak görüşmedi. Ancak Garantör Ülkeler gayri resmi olarak New York'ta görüştüler. Evet, bu her şeye karşın önemli bir olaydır.
Fakat bu işin bir başka yanı vardır. O, ‘Kıbrıslıca çözüm’ sözü var ya, bu esastan temelsiz oldu.
Sorunun esas sahipleri olan KT ve KR taraflarının liderleri bir birine merhaba bile diyemedi. Buna dönük bir temel oluşmadı. Üstelik nasıl görüşebilecekleri konusunda dahi bir ilerleme sağlayamadılar ama Garantörler gayri resmi olsa bile görüştüler.
Sorununu çözümü için bunun sahipleri, temel üretemez ve BM’den, AB'den, Garantörlerden, ABD ve Rusya’dan medet umarsa, sorunun Lefkoşa merkezli çözümüne katkı üretebilir mi?
Toka , ‘Gollado’
Kısacası liderlerinin temasını gayri resmi dahi gerçekleştiremeyenler. Anastasiadis'in yaş günü kutlamasını değerlendirerek, tokalaşmayı, ‘gollado’ yapmayı dahi, kendi kamuoylarından korkarak yapamayan iki tarafın siyasi kültürü, çözüm için gerekecek olan yeni ve etkin inisiyatifleri nasıl çoğaltacak? Buna toplumlarını nasıl ortak edecek?
Garantörlerin, gayri resmi toplantısına kimse itiraz etmedi. Sayın Erdoğan, ayaküstü olsa dahi Sayın Anastasiadis'e seslendi. Bu gerçeklere dayanarak, yaş günü buluşması ele alınamaz mıydı? Böylece,” bu ada bizim, dertliyiz, ama derde çare aramakta niyetliyiz” mesajı yeniden New York'tan iki topluma ve dünyaya verilemez miydi?
Küçük hesap, kısa çıkmaz yoldur...
New York ‘ta Dışişleri Bakanımız Sayın Özersay ile Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve DİB Sayın Çavuşoğlu görüştüler. Güzel. Ancak Türkiye Cumhuriyetinin bu etkin iki devlet adamı, Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı ile görüşmedi. Bu şık olmadı. Ama merak ettiğim nokta şu.
Sayın Erdoğan ve Sayın Çavuşoğlu ile görüşmek için New York'u beklemek mi gerekir?
Eğer oradan, Türkiye ve KKTC ilişkilerinin iyi olduğuna dair bir mesaj vermek için bu yapıldıysa, bu Toplumun Cumhurbaşkanının bu resimde yer almaması, yalnız dünyaya değil, bizzat Kıbrıs Türk Toplumuna dönük olarak ta birlik mesajı vermekten uzak oldu. Aksine bu iç siyasete dönükte yaralayıcı oldu. Bu çok yanlıştı. Küçük hesapla kimse, büyük ve zorlu yol yürüyemez!
Anastasiadis ve unutturmaya çalıştığı
Sayın Anastasiadis New York ‘ta demeçler verdi. Kıbrıs sorununa dönük olarak Federal çözümün BM kararları, AB hukuku ve iki taraf arasındaki yakınlaşmalar üzerinden olmasını istediğini söyledi. BM kararlarından söz ederken ‘İLGİLİ ‘ kelimesini yok saymasına karşın doğru noktalar. Ancak bir şey var.
Pek çok şey yanında hiç ifade etmediği önemli iki temel var.
Biri Sayın Hristofyas ile Sayın Mehmet Ali Talat’ın yakınlaştığı 2008 göstergeleri. Bunu yok saydı.
Diğeri ise, altında kendi imzası ile Sayın Eroğlu'nun imzası olan 11 Şubat 2014 Ortak Belgesidir. Üstelik son dönemlerde, yani Sayın Akıncı ile kendisinin gerçekleştirdiği yakınlaşmalardan söz etti. Hâlbuki kendisinin ifade ettiği o yakınlaşmaların anası, o 11 Şubat 2014 Ortak Belgesidir. Bu unutkanlık, son derece dikkat çekicidir. 11 Şubat 2014 Belgesini unutturma çabasına tepki konmalıdır.
Akıncı, Özersay...
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı, New York sonrası BM zemini ve Federal çözüm temeline vurgu yapan açıklamalar yaptı. Doğru yaptı. Ancak Sayın Özersay, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, BM olmadan, iki tarafın görüşmesini ve ortak siyasi çözüm dışında işbirliği arayışı içinde olmasını önerdi.
New York ‘ta BM’yi, tezlerimiz doğrultusunda tetikleyeceğimiz bir zeminde, BM dışı zemin aramanın ifade edilmesi yanlıştır. Bu karşı tarafın, niyetimizin samimi olmadığına dair yaptığı kampanyayı besler. Ayrıca bu, görüşme yanlışı ile birlikte, siyasetimizde bütünlük olmadığını da dünyaya gösterir.
Çıkan sonuç şudur; BM zeminine dayalı Federal Çözüm dışında her arayış ve niyet bize değil, Güneyin bağnazlarına güç taşır. New York, yeni devinimlerin geleceğini gösterdi. Hazır olmalıyız.
New York selinden arda kalan ne?
Paylaş