Rumların açıkça anlaşılan niyetlerine rağmen, artık gerçekten herkesin midesini bulandırmaya başlayan ‘birleşik Kıbrıs- federal çözüm’ sloganının tekrarlanması ve Rum’un her türlü onur kırıcı hareketlerinin görmezlikten gelinmesi, iç işlerinde ise her şeyi oluruna bırakan günü birlik yönetim anlayışının tercih edilmesi, tarihe mal olacak çok büyük bir hatadır.
Bugüne kadar yaşanan olaylar, geçirilen acı deneyimler, sorunun çözümü için tek çıkar yolun KKTC’nin tanınması olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
-Mart 1964 de BM’de ana vatanımızın da itiraz etmemesi üzerine kabul edilen kararla, Cumhuriyeti silah yolu ile yıkmaya teşebbüs eden güneydeki Rum yönetimi, yasal Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul edildiğinden;
-Gümrük Birliği’ne girme karşılığında, Güneydeki Rum yönetiminin ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak AB’ye girmesine Ana vatan itiraz etmediğinden;
-AB adaylığı karşılığında Ana vatan, güneydeki yönetimin tüm ada adına AB’ye üye olmasına karşı çıkmadığından;
-AB ile müzakerelerin başlaması karşılığında, ana vatanımız, ek protokolü imzalamayı kabul ettiğinden;
-Rumların her istediği, AB tarafından Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde ön koşul olarak ileri sürüldüğünden;
Rum- Yunan tarafı, egemenliğini tüm adaya yaymasını sağlamayacak hiçbir anlaşmaya razı olmayacaktır. Bu gerçek C.Montana da kanıtlanmıştır.
Ayrıca:
-KKTC tanınmadığı sürece, deniz ve havaalanlarımızın uluslararası trafiğe açılmasının, Rumlar tarafından engelleneceği;
-Alan olarak daha az olmasına karşın, Rumların kuzeyde kalan taşınmaz mallarından çok daha değerli olan güneydeki mallarımızın üzerine sünger çekilirken, kuzeydeki Rum malları için altından kalkınamayacak kadar tazminat ödemek zorunda kalacağımız;
-Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyonların kaldırılmasına AB’yi arkasına alan Rumların izin vermeyeceği;
-Ana vatanın AB’ye üye olabilmek hayali ile önce limanlarını açarak dolaylı olarak, daha sonraki aşamalarda ise, Rum yönetimini tanıması ile Kıbrıs Türkünün Rum yönetimine yamalanmak seçeneği ile karşı karşıya bırakılacağı;
Çok açık bir şekilde ve politikacı olmayan, normal zekâya sahip sade vatandaşlar tarafından bile anlaşılmaktadır.
Rum ve içimizdeki işbirlikçilerin de, zamanla KKTC’yi içerden çökertebilecekleri umudu nedeniyle, müzakerelerde bizi oyalamak ve zaman kazanmak amacında olduğu inkâr edilemeyen bir gerçektir.
.Gerçekler, KKTC’de halkımızın çoğunluğu tarafından anlaşıldığı için, son seçimlerde yanlışı ısrarla görmemekte direnen siyasiler çok ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Ancak buna rağmen, bizimle birleşmesi için Rum’a yalvarmaktan vazgeçilmediği görülmektedir.
Gerçekleri kavrama özürlülüğü, ezberlenen içi boş sloganlar, ideolojik saplantılar, dayanaksız ve art niyetli Türkiye fobisi bir yana bırakılmalı ve Kıbrıs sorununun temelli çözümünde tek çıkış yolunun KKTC’nin tanıtılması olduğu görülmeli. Bu doğrultuda mücadele etmemizden başka çare bulunmadığı kabul edilmelidir.
Yoksa bunun dışında yapılacak her şey zaman öldürmek, bugüne dek elde ettiğimiz kazanımları yavaş yavaş yitirmek, Ana vatanın 1960 Cumhuriyeti’nden kaynaklanan haklarını etkisizleştirmek, zaman içinde adanın tümünü Rumlara teslim etmek, Ana vatanı ve Kıbrıs Türkünü, geri dönüşümü mümkün olamayacak zararlara sokmak demektir.
Kıbrıs sorununun çözümünde tek çıkış yolu
Paylaş