Demokrasinin yanlış yorumlanması ve yetkililerin yasaları uygulamaktaki çekingenlikleri nedeniyle, KKTC’de pervasızca yürütülen yoğun TC-KKTC karşıtı beyin yıkama propagandaları ve 5. kol faaliyetleri sonucu, ülkemizde sapla samanın birbirine karıştırıldığı görülüyor. Tüm samimi uyarılara rağmen ulusal mücadele tarihimizin okullarda okutulmaması nedeniyle, yeni nesle TC-KKTC karşıtlığı ve Rum ulusal tezleri benimsettiriliyor.
Kendini çok uyanık zanneden bazı kişiler, 1974’ten önce olduğu gibi iki halkın yeniden çatışmasına ve kanlı olayların tekrarlanmasına yol açabilecek çözüm şekillerini benimsemeyenleri, faşist, gerici, statükocu ve barış düşmanı gösteriyor;
Kıbrıs Türk halkını geçmişin sıkıntılı koşullarına geri götürecek, barış, özgürlük, güven ortamının bozulmasına yol açacak çözüm şekillerini savunan mandacılar, örtülü sömürgeci sempatizanları, kendi kendilerini çözümden ve barıştan yana ilan ediyor;
Rum’la birleşmek tutkusu nedeniyle gerçekleri göremeyen bazı kişiler, halkımızın geleceğini tehlikeye sokacak, Girit senaryosu ile ENOSİS’in önünü açacak tavizler verilmesini, açılım ve barışseverlik olarak yutturmağa çalışıyor;
Bazı sözde solcular, yeryüzünde sanki bir Kıbrıs ulusu varmış gibi, Türk kimliğimiz yerine Kıbrıslılığın ön plana çıkarılması yönünde yoğun kampanya yürütüyor;
Anavatana, KKTC’ye, makamlarına, yöneticilerimize, mücahitlere, ulusal değerlerimize, bayrağımıza hakaret edilmesi ‘ilericilik’ ve ‘çağdaşlık’ olarak yutturulma çalışılıyor;
Bazı yolunu şaşırtmışlar sivilleri katleden EOKA’yı aklamakta, Rum saldırılarına karşı halkımızın can ce mal varlığını savunan TMT-Mücahitleri suçlu gösteriyor;
Kıbrıs Cumhuriyetinden silah zoru ile atıldığımızın Ortega raporunda bile belirtilmesine ve 1963’ten sonra güneydeki işlerine giden Türklerin kaçırılıp katledilmesine karşın, bazı yolunu şaşırtmışlar Türklerin taksimi gerçekleştirmek amacı ile yönetimden ayrıldığımızı ileri sürüyor;
Kıbrıs Türk halkını yok etmek amacı ile sürekli olarak silahlanan, yabancılarla askeri anlaşmalar ve tatbikatlar yapan Rum Yönetimini eleştirmeyenler, anavatanın bizi korumak için askeri önlemler almasını dünyaya şikayet ediyor;
Kıbrıs Türk halkının çıkarlarından yana olan, Türklüğü ile övünen, devletimize sahip çıkan, özgürlük ve bağımsızlığımızı savunanlar, ‘halktan kopmuş’ ve ‘ tutuculukla’ suçlanıyor;
Bazı siyasiler, Rum Yönetiminde yeni neslin ırkçı ve fanatik Yunan ve Ortodoks ruhu ile yetiştirilmesini göz ardı ederek, Türk milliyetçiliğinin tüm kötülüklerin sebebi olduğunu ileri sürüyor;
Aşırı derecedeki yozlaşma sonucu bazı kimselerce milliyetçilik ayıplanan; emperyalizm ve Rum sempatizanlığı adeta övünülen bir kavram gösteriyor;
Adadaki varlığımızı sürdürme mücadelemizde, bindiğimiz dalı kesmeye çalışanlar; bu eylemlerini açıkça sergilemekten utanç duymuyor, bu davranışlarını pervasızca sergileyebiliyor ve ayıplanmıyor;
Bazı yolunu şaşırtmışlar, güvenliğimizi sağlayan ve üzerinde bulunduğumuz kaygan zeminde, ayakta durmamızın ve varlığımızı korumamızın tek dayanağı olan Türk ordusunu işgalci gösteriyor ve adadan ayrılmasını talep edebiliyor;
Kendi yönetimimizi küçük düşürücü şekilde yabancılara ve güneydeki Rum idaresine şikayet etmek, artık olağan bir olay gibi gösteriliyor;
Güneydeki Rum Yönetimini tüm adanın tek hakimi olarak tanımayan, emperyalistlere ve işbirlikçilerine karşı duranlar, ‘dünya dilini anlamayan geri kafalılıkla’ suçlanıyor;
Geçmişten günümüze Kıbrıs’taki tüm çatışmaların sorumlusu olan Yunanistan’ın güneye giden başbakanlarına bazı STÖ temsilcileri nezaket ziyareti yapıyor;
Elinde olsa nefes almasını bile engellemek isteyen Rum Yönetimi başkanını makamında ziyaret eden KKTC’deki bazı siyasiler, ülkemize gelen tek dayanağımız anavatanın Cumhurbaşkanının Meclisimizde konuşma yapmasını boykot ediyor;
Kıbrıs Türk halkına düşmanca davranan ve her koşulda Rum-Yunanistan ulusal tezlerini destekleyen BM, AB, sempatizanları ile ABD, Fransa, Rum işbirlikçileri, büyük bir pişkinlikle ve yüzleri kızarmadan Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını savunan KKTC Cumhurbaşkanına dayanaksız ve yakışıksızca saldırıyor;
Geçmişteki sıkıntıları yaşamayanlar, unutanlar ve öğrenmeyenler, öğrenmesi engellenenler, halen içinde bulunduğumuz barış ve özgürlüğün paha biçilmez değerini göz ardı ederek, sanki halen adada iki halk arasında çatışma varmış gibi, komik duruma düştüklerinin farkında olmadan, sürekli olarak ‘barışın sağlanmasından’ söz ediyor;
İşin üzücü yanı Tolstoy’un ifade ettiği gibi ‘Kötüler kendilerine tahammül edildikçe daha çok azarlar…’
Ancak, halkımızın ezici çoğunluğu; ülkemizde kimin halkımızdan yana, ilerici, özgürlükçü, çözüm ve barış yanlısı olduğunu; kimin barışın bozulması ve halkımızın geleceğini riske atabilecek tutum içinde olduğunu çok iyi biliyor.
Ayrıca tarih herkesi hak ettiği hanesine kaydedecek, gerçek durumunu ve sıfatını mutlaka gözler önüne serecektir.
Kavram kargaşası
Paylaş