Önemli tartışmalardan sonra, 2 milyar TL’yi aşkın protokol törenlerle imzalanmıştı. Pandemi ve ekonomik kriz içinde bu önemli bir beklentiye yol açtı. Ancak yapılan onca tartışmaya karşın ne değişti ya da gelişti derseniz cevabın çok bir şey olmayacağı açıktır. Üstelik döviz krizi ve pandeminin etkisi ile öncü sektörler olan turizm ve eğitimin hala ciddi sorunlar içinde olması, esnaf, tarım ve sanayi sektörlerini ciddi sıkıntı içinde tutmaktadır.
Ancak bu protokol geçmişte olanlardan farklı olarak, izleme ve denetimde daha sert düzenlemeler öngörüyordu. Buna göre; her Bakanlıkta atanacak TC görevlileri ile ortak denetim yapılacaktı.
Bundan ayrı olarak artık KKTC Maliye Bakanlığı Bütçeden ödenen her statüde çalışan ile emeklinin ve sosyal yardım alandan tutun, başka sıfatlarla maaş alanların listelerini ilgili izleme komitelerine verecekti. Ayrıca Bütçe dışında yer alan KİT, Döner Sermaye, Belediyeler ve diğer tüm kamu kurumları içinde aynı kurallar geçerli olacaktı. Bu raporları Maliye Bakanlığı her ayın 5’ine kadar TC ilgili birimlerine iletmesi hükmü de protokolde yer alıyor.
Üstelik istihdamda emekli çıkan bir kişinin yerine bir istihdam kuralı konmakta. İstihdam için Maliye Bakanlığının nereye, ne için istihdam yapılacağını raporlaması vurgulanmaktadır. Bu kurallarla bağlantılı eleştiri yapmak mümkündür. Üstelik yapıldı da. Ancak TC- KKTC arasındaki bu protokol halen geçerlidir. Dolayısı ile bu ilişkinin sağlıklı olabilmesi için bunun işlemesi gerekir.
Şimdi CB seçimi var. Seçim ortamı nedeni ile işbaşındaki UBP-HP Hükümeti eski evliyayı yine göreve davet etmeye çabalıyor. Buda seçim öncesi kamu ve kamu nitelikli alanlara istihdamdır. Bunun için basında haberler çıkıyor. Hatta KIB-TEK örneğinde olduğu gibi 100 kişinin istihdamı için UBP içi kavga ve ortağı HP’nin itirazları ile ilgili haberler basında yer alıyor. Vakıflar ve diğer kamu kuruluşları başta olmak üzere, hatta Kapalı Maraş’a bekçi alınma söylem ve hareketlenmeleri de var.
Kısacası tüm bunlar seçim için kendi imzaladıkları protokolü delme adımlarıdır. Ne için? Oy için. Bu her şeyden evvel oy için kamu kaynağı kullanarak kamuda yapılan istihdam ve savurganlıkların geleceğimizi yaraladığı yanlışından hala ders alınmadığının göstergesidir
Burada sorulması gereken soru, TC bu işin neresindedir? Çünkü bu protokoldeki hükümlere göre bu olan bitenden haberleri olması gerekir. Bu kurallara göre, bu tip adımlar için, KKTC Maliye Bakanlığının onlara rapor sunması gerekiyor. Peki, KIB-TEK’te kaç kişi emekliye çıktı da 100 kişilik istihdam gündeme geldi? Neden? Üstelik bu kamuya açık bir protokol olduğuna göre, bu raporların Meclis ve kamuoyuna da açık olması gerekir. Bunun demokrasi ve açıklıkla doğrudan bağı var.
Eğer bu iş sırf seçim için UBP adayını desteklemek için yapılan bir “ feyvör” ise, bu çok büyük bir çıkmazdır. Çıkmazdır, çünkü kamuda istihdam için aynı katı kuralları içeren 2009 protokolü de zamanında, UBP Kurultayı için o dönem Başbakan olan Sn. İrsen Küçük’ün elini güçlendirmek için delinmişti. O kurultay için 300’e yakın istihdam kamuya yapılmıştı. O dönem Maliye Bakanı Sayın Tatar’dı. Kendisi bunun İrsen Küçük’e yaramadığını çok iyi bilir. Üstelik siyasi nedenle buna o dönem göz yuman TC’nin yetkililerinin daha sonra, “Protokolü deldiniz” dediklerini de çok iyi bilir. O zaman bunlar şimdi dün Sayın İrsen Küçük için bugün de Sayın Tatar için “feyvör” ise, o zaman protokole uymadınız diye sitem yapmaya veya tedbir almaya kimin hakkı olur?
Ancak son yapılan protokolde konan hükümler çok açık. Bu seçim öncesi istihdamlar için hükümet kuralları uyguladı mı? Türkiye yetkilileri bunları onayladı mı? Eğer bunların cevabı evetse her şeye yazık ediliyor. Bu kriz içinde oy uğruna değerleri yıkmak en büyük zarardır.
Kamuda istihdam ve protokol
Paylaş