İnsanları birbirine kopmaz bağlarla sıkıca bağlayan anlaşmalardan çok iyi niyet, sözlerden çok içtenlikli sevgidir’. Thomas More Bu nedenle, insanlar, toplumlar ve uluslar birbiri ile iyi geçinmek isterse, öncelikle iyi niyetli olmaları gerekir.
Ancak art niyetli ve kirli insanlara karşı iyi niyetli hareket etmek, can sıkıcı, zarar verici ve üzücü olaylarla karşılaşmaya sebep olur.
Bu nedenle iyi niyetli hareket etmenin de bir haklı gerekçesi ve dayanağı bulunmalıdır.
Kıbrıs sorununda, ortağı olduğumuz 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinden silah zoru ile atıldığımız ve mağdur olduğumuz inkar edilemeyen bir gerçektir.
Güneydeki yönetimin de 1960’da kurulan iki toplumlu yasal Kıbrıs cumhuriyeti olmadığı biliniyor.
Bilinen gerçeklere ve mağdur olmamıza rağmen, karşı tarafa sürekli olarak alttan alıyoruz, ödün veriyoruz ve iyi niyetli hareket ediyoruz.
Şimdiye kadar hazırlanan tüm çözüm seçeneklerini Rumların kabul etmemesine rağmen biz kabul ettik;
Dip Karpaz’da yaşayan Rum’lar için ilk okul yanında, lise açılmasına izin vermemize karşın, Rum yönetimi Leymosun’da yaşayan Türkler için ilk okul açılmasına izin vermedi;
KKTC’de yaşayan Rum’lara gümrük vergisi ödemeden güneyden gıda maddeleri gönderilmesine izin verdik;
Haklarımızın gasp edilmesine rağmen, biz yine de Rumlara karşı iyi niyetli hareket ediyoruz. Ancak, onlar hiçbir olumlu karşılıkta bulunmamaktadır.
Haklarımızı gasp eden taraf olmasına rağmen, bir de bizi ekonomik ve sportif ambargolarla cezalandırmakta ve yaşamımızı zorlaştırmaktadır.
KKTC’de cinayet işleyip güneye sığınan canilerin yargılanması için, bize teslim edeceklerine sınır dışı ederek ülkelerine gönderiyorlar;
KKTC yetilileri eski EOKA’cıya Kozanköy’deki arsasına kont yapmasına ve orada oturmasına izin verdi. Rum yönetimi ise halen Leymosun hastanesinde staj yapan KC vatandaşı Türk’e yetkili görevli ‘ Devlet için tehdit oluşturabilecek kişilere taşınmaz mal devri yapılamaz’ diyerek bedelini ödediği konutun mal devrini yapmadı.
KKTC’deki otellerde tatil yapmak için güneydeki uçak alanlarından giriş yapan gelen yabancın turistleri ülkelerine geri gönderiyorlar;
Özetle haklarımızı gasp etmelerine rağmen, biz hala daha onlara karşı iyi niyetli hareket ettiğimiz halde onlar bize karşı hep düşmanca davranmaktadır.
Rum yönetiminin ‘Devlet için tehdit oluşturabilecek kişilere taşınmaz mal devri yapılmaz’ gerekçesi ile 5 yıldan beri Leymosun hastanesinde staj yapan Türk’ün güneyde konut satın almasına izin vermemesine karşın;
Hükümetimizin, 1974’de güneyde yaşamayı tercih eden ve Rum ordusunda askerlik yapan Maronit’lere yeni ev inşa ederek KKTC’ne getirmeye çalışması;
Ayrıca EOKA üyesi olduğu açıklanan Rum’un Kozanköyde ev inşa ederek orada ikametine izin vermesi, isabetli bir iyi niyet göstergesi olarak kabul edilebilir mi?
Hele bazı kişilerin hiçbir karşılık almadan sırf iyi niyet gösterisi olarak Maraş’ın Rumlara geri verilmesini savunmasının haklı ve mantıklı bir açıklaması olabilir mi?
Bizim iyi niyetimize karşılık vermeyen ve düşmanca davranarak bize zarar vermekte ısrar eden Rumlara sürekli olarak bizim iyi niyet ve açılım safsatası ile ödün vermemizin bize herhangi bir yararı olabilir mi?
Özetle belirtmek gerekirse, kendilerinden beklediğimiz özeni göstermeyen Rumlar karşısında, iyi niyet safsatası ile sürekli olarak alttan almamız, açılım adı altında ödün vermemiz; kullanılan, aldatılan, sömürülen, zarar gören, aşağılanan, değeri bilinmeyen duruma düşürülmemize sebep olmaktadır.
İyi niyetin sınırı ve dayanağı olmalı
Paylaş