1974’de güneye göç eden ve Rumlar ile yaşamayı tercih eden Maronitlerin KKTC’ye getirilmek istenmesinin ve Güney Kıbrıs Yönetimi vatandaşının Kozanköy’e yerleşmesine yeşil ışık yakılmasının geri dönüşümsüz zararlara zemin hazırlayacağı görüşündeyim.
Her şeyden önce hiçbir karşılık almadan yetkililerin bu kararları almasının ulusal davamıza ve halkımıza herhangi bir yararı olmayacağı aşikârdır.
Bu kararların, uluslararası kuruluşlar ile güçlü devletlerin bize bakış açısının değişmesine sebep olacağını ve Rum ulusal davasını her koşulda desteklemekten vazgeçmesine sebep olacağını da düşünmek fazla saflık olur.
Bu nedenle 19742den sonra oluşturulan ve dünyaca kabul edilmeye başlanan iki kesimliliğin bozulması sadece Rum-Yunan ikilisinin değişmeyen Enosis ulusal davasına katkıda bulunacaktır.
Rumların böyle sinsi yollar ve yöntemlerle içimize yerleşmesi KKTC coğrafyasının Kıbrıslı Türkler için can ve mal korkusu olmadan yaşanılabilen güvenli bir yer olma özelliğini bozacaktır.
Büyük acılar ve emekler sonucu oluşturulan iki bölgeliliğin bozulması durumunda artık geri dönüş ve yeniden iki kesimlilik oluşturulması da düşünülemeyecek.
Konuya yasal bakımdan bakıldığı takdirde de güneyden Maronit ve Rumların kuzeye yerleşme hakkına sahip olmadığı görülür.
KKTC yasalarına göre 1974’den önce kuzeyde yaşayıp yaşamadığına bakılmaksızın halen güneyde yaşayan ve orada yaşayan tüm Rum ve Maronitler yabancı sayılır.
Bu nedenle Rum ve Maronitlerin kuzeye getirilmesi için büyük çaba harcadığı bilinen siyasi yetkililer önce gelecek olanların hangi statüde olacağını düşünmesi gerektiği görüşündeyim.
Tanınmamış olsa bile yabancılar ve uluslararası mahkemeler bile KKTC coğrafyasında halkın seçtiği, yasların uygulandığı bir yönetim bulunduğunu kabul etmektedir.
Bu nedenle keyfi kararlarla veya her isteyen yabancının elini kolunu sallayarak KKTC’ye yerleşmesi mümkün değildir.
Bu durumda tüm sakıncalara rağmen Rum ve Maronitlerin KKTC’de ikamet edebilmesi için ya vatandaşlığa alınması ya da diğer yabancılara uygulanan yöntemlerle oturma izni almaları gerekecektir.
Tek dayanağımız olan ve varlığımızın sürdürülmesini sağlayan Türkiye’nin vatandaşlarının bile ülkemize yerleşmesine izin verilmemesi karşısında, Rum ve Maronitlerin kuzeye yerleştirilmesi yasalara aykırıdır.
Bir anlaşma olmadan Maronit ve Rumların ulusal davamızda ve uluslararası arenada bize hiçbir getirisi olmaması yanında bir de iç güvenliğimizi riske altına sokacaktır.
Barikatların açılmasından sonra günümüze kadar defalarca güneye giden Türklere saldırılması, Rumların hala daha düşmanca duygulardan arınmadığını n kanıtıdır.
Bize karşı düşmanca duygular içinde olduğu yaşanan olaylarla kanıtlanan Rumların içimiz yerleştirilmesi aynı Truva atları oluşturulmasına ve güvenliğimizin çökertilmesine zemin hazırlayacaktır.
Türk halkını Rum çoğunlukla birleştirmek ve zamanla adanın kuzeyinin de Rum-Yunan egemenliği altına sokulmasını isteyenlerin iki kesimliliği bozmaktan yana olması yadırganamaz.
Ancak Kıbrıs Türk halkı olarak yaşadığımız acı deneyimler ve yakın coğrafyadaki karışıklıklar, ayrı bir bölgede kendi kendimizi yönetmek olanağından hiçbir nedenle vazgeçmememizi gerektirir.
İki bölgeliliğin bozulması geri dönüşümsüz büyük bir hata olacaktır
Paylaş