Hayat Pahalılığı Kasım ayında %-0,47 olarak açıklandı. Yani son ayda HP % 2.63 olarak ilan edildi. Ancak ilgili devlet kurumlarını açıkladığı diğer verilerden olan işsizlik oranında ise gariplik var. Son üç ayda, işsizlik , %47 artmış. Eğer gerçekten enflasyon bu denli düşükse, o zaman üretimin, tüketimin çarklarının dönmesi gerekir. Yani nasıl olurda enflasyon düşerken, işsizlik bu denli artıyor?
Eğer enflasyon gerçekten bu denli düşükse, insanların alım gücünün artması ve tüketim ile arzın da artışı gerekir. Fakat yaşamın gerçeği böyle değil. İnsanların alım gücü yerlerde sürünüyor.
Üstelik bir başka gerçek daha var. 11 aylık Enflasyonu, Türkiye’deki TÜİK verileri ile kıyasladığımızda KKTC'deki enflasyon Türkiye’ye göre %2 civarında daha düşük çıkıyor.
2018 yılında KKTC'deki enflasyon toplamda %30 iken. Türkiye’de %20 idi. Şimdi 2019’un 11 ayında KKTC'deki enflasyon Türkiye’den %2 daha az. Bu hangi büyük ekonomik atılımla yapıldı? Ne oldu?
Bunun böyle olmasının tek yolu, hokus fokusta Türkiye’yi geçmemiz. Enflasyon oranı ile oynamanın iki nedeni var. Bunlardan biri kamu bütçesinden yapılan ücret ödemelerini az yapmak. Diğer nedeni de HP üzerinde yapılan bu oynama ile asgari ücreti düşük göstermek.
Çünkü HP ödeneği, kamu, yerel yönetim ile kamu ağırlıklı iş yerlerinde çalışanların maaş ve ücretlerini. Ayrıca kamu ile sosyal güvenlik kurumlarından emekli aylığı alanların ücretlerini doğrudan etkiler. Aynı zamanda yeni asgari ücretin saptanmasında da HP bir kriterdir.
Bu yüzden insanı göz ardı eden iktidarlar döneminde HP oranları ile oynanır, müdahale edilir. Ama kendini çok akıllı zannedenin, burnumdan yakalanması gibi bunlarda başka verilerle hemen yakalanırlar. HP düştü derken, işsizlikte %47 artış olduğunu ilan etmeleri hilenin kılıfını yırttı.
Ayrıca Kasım ayında sabit telefon ücretlerinde % 85 ile %89 arasında indirim yapmak ise, hokus fokusun ikinci oyunu idi. Çünkü bu indirim haberleşme sektöründe kendi içinde %- 67 düşüklüğe yol açarak, Kasım ayı HP'nin %- 0,47 olmasına doğrudan etki etti.
Eğer gerçekten insanımıza ve turizm ile üniversite sektörüne destek olmak amaçları ise, en az kullanılan sabit telefon ücretlerinde hile için indirim değil, en fazla kullanılan cep telefonlarında, devletin aldığı %25 özel iletişim vergisini %5’e düşürselerdi.
Ya da hükümeti devir aldıklarında, litresi üzerinde 41 kuruş olan FİF vergisini, 90 kuruşa yükseltmek yerine, tekrar 41 kuruşa düşürseler ve akaryakıtta indirime gitselerdi. İşte bunlar yaşamı; insan için ve turizm ile eğitim, tarım ve sanayi sektörleri için daha güzel yapardı.
Ancak bir gerçek var. Maaş ve ücret düzeninde meydana gelecek her %1’lik artış, Devlet Bütçesine 30-35 milyon TL'lik bir yük katar. Ancak bundan bu kriz dönemlerinde kurtulmak için veriler üzerinde hokus fokus yapmak, devlet ve ülke için daha büyük ve telafisi zor zararlar verir. Çünkü insanın ve yurttaşın devlete güveni sarsılır ve bu da gelecek açısından hiç de olumlu olmaz.
Unutulmasın ki HP üzerinde oynanan bu oyunlarla yurttaşların alım gücü yükselmeyecek. Bu ise çarşıya, pazara yansıyacak. Kısır bir döngü gibi yine ekonomiye sıkıntı yaratacak. Ancak Güneyden gelen insanların yaptığı alış verişe güveniyorsanız, bunun etkisi de vatandaş kadar olmaz. Hele izlenen dış politika ise buna tam terstir. Her Allah’ın günü bu ülkenin yöneticileri, Güneye ve Rumlara sövüp sayarsa, bilinsin ki aynı zamanda altın yumurtlayan tavuğu da masaldaki haris insan gibi kesecekler.
Kısacası KKTC'de her şey ucuzladı. Hilenin bile cılkını çıkarttılar. Değerler ayaklar altına alındı. Beş paralık bir değere dönüştü ciddiyet. Yaşamın temel giderleri hariç, tüm değerler çok ucuzladı. Yazık...
Her şey ucuzladı
Paylaş