Bazı kişilerin, pervasızca devletimizi yıkmaya, anavatanla aramızı açmaya çalışması, artık birçok kişinin tepkisine sebep olmaktadır.
İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde bile düşmanlarımız, Kıbrıs Türk halkını yok etmek için şimdi olduğu düzeyde ve pervasızca yıkıcı faaliyetlerini sürdürme olanağına sahip değildi.
Yakın geçmişte güneyde yayınlanan ve Rum ulusal davasında hizmetleri geçen 100 kişi arasında, bir de KKTC vatandaşının gösterilmesi.
Bir Rum yetkilinin, kuzeydeki dostlarının yardımı sayesinde, yabancıların KKTC’de yatırım yapmasını engellediğini açıklaması.
Maraş’ın sözde belediye başkanının KKTC’deki dostları ile Maraş’ın ‘eski sahiplerine’ yani Rumlara verilmesi mücadelelerini sürdüreceklerini belirtmesi.
Dörtlü koalisyon döneminde başında Milli sözcüğü bulunan KKTC’deki bakanlıkta görevli bir kişinin, KKTC Başbakanının hazır bulunduğu güneydeki toplantıda, devletimizi sahte, ayrılıkçı ve uydurma gibi yakıştırmalarla aşağılaması.
Devletimizden maaş alan bir kişinin, güneydeki yönetimin bir kuruluşunda Rum devlet başkanını temsilen, görev üstlenmesi.
Devletimizde görevli bazı kişilerin, Rumlar ile Maraş’ın açılmasını protesto eden ve devletimiz aleyhine düzenlenen eyleme katılması.
Bazı kişilerin sürekli olarak, KKTC ve anavatan yetililerine küfretmesi, dayanaksızca ve haksızca suçlaması.
KKTC devletinin maddi yardımı sayesinde yayın yapan bazı medya kuruluşlarının, ulusal günlerimizin kutlanmasına katılmaması, Rum tezlerini savunan ve halkımızı içerden çökertici yayınlar yapması.
Son yıllarda açılan bazı eczanelerin Müslüman ülkelerde sağlık kuruluşlarında kullanılan ‘Kızılay’ veya uluslararası eczacılık amblemi yerine, Hristiyan ülkelerde kullanılan yeşil haç amblemi kullanması.
Bazı kişilerin işyerlerini Yunan bayrağını çağrıştıran mavi- beyaz renkte boyaması, bazı eğlence yerlerinde Yunanca müzik çalınması. Mevcut koşullar nedeniyle demokratlıkla geçiştirilemez.
Bazı kişiler; ulusal davamızı baltalamayı, mensubu oldukları Türk halkına ihanet etmeyi, ilericilik göstermekte, anavatanı, ulusal ve manevi değerlerimizi ve bu uğurda şehit düşenleri haksızca kötülemektedir.
Kuşkusuz, demokraside çok sesliliğe katlanmak ve tahammül etmek gerekir. Fakat ses çıkaranlar; halklarının çıkarını umursamalı, iyi niyetli, bilgili, bilinçli, kaliteli, başkalarına karşı sorumluluk duygusu içinde olmalı.
Ayrıca, demokrasinin bir alanı ve bu alanın sınırları vardır. Sınırların aşılmasının yaptırımları ve bedeli vardır. Bu nedenle ‘Bırakalım yapsınlar’ zihniyeti demokrasi değildir.
Hele demokrasi çıkar sağlama güdüsü ile kullanılmamalı. Aksi takdirde demokrasiden uzaklaşılmakta ve demokrasi yozlaştırılmaktadır.
KKTC’de son zamanlarda herkesin şikayetçi olduğu başıbozukluk, demokratik disiplinsizliğin sonucudur. Bazı yolunu şaşırmış kişilerin devletimize ve anavatana karşı terbiye dışı kelimelerle hakaret etmesine yasal işlem yapılmaması ise, kesinlikle demokrasi değildir.
İşte bu nedenle anayasamız uyarınca artık zararlı, yıkıcı ve kötü niyetli faaliyetlere karşı devletimizi koruyucu yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Halkımızı çökertmek demokratik hak değildir
Paylaş