Kıbrıs sorunu ile ilgili olan ve ilgilenenler, gerçekleri ve mağdur edildiğimizi bilmektedir.
Fakat uzun vadeli ulusal çıkarları nedeniyle, hakkı, hukuku, anlaşmaları ezilen ile ezeni, işine gelmediği için göz ardı etmektedirler.
Bu durumda, bize biçilen kefeni giymeye boyun eğmek yerine, bıkmadan gerçekleri yüzlerine vurmalıyız.
Kuşkusuz utanma duygusundan mahrum olan, verdiği sözleri yerine getirmeyen, uluslararası hukuk ve anlaşmaları işine geldiği zaman ve şekilde kabul edenlerin, mağduriyetimizi kabul ederek adil davranmalarını beklemek gaflettir.
Fakat, hala daha Türk-İslam fobisi ile hareket edenlerin oyununu bozmak ve adanın kuzeyinin de ilelebet Yunanistan’a bağlanmasını önlemek için, yazılı belgesel kanıtları dost ülkelere göstererek devletimizi tanımalarını talep etmeliyiz.
Rum-Yunan yalanlarına artık aklı başında bazı Rumlar bile adeta isyan etmekte ve gerçekleri anlatmaktadır.
Rum tarafında yayınlanan Cyprus Mail gazetesi yazarı Loucas Charalambous, makalesinde ‘Fifty years later we still dont accept what we did in 1963(Elli yıl sonra 1963’te yatuklarımızı hala daha kabul etmiyoruz) başlıklı makalesinde gerçekleri ortaya koymaktadır.
Rum yazar makelesinde: ‘Başka hiçbir ülkenin tarihinde buna benzer bir olay bulunmamaktadır. O günde, devletin başı, kendisinin kurduğu ve silahlandırdığı düzensiz ve yasadışı askeri gücü kullanarak kendi devletine karşı bir saldırı düzenledi ve yok etti. Bir kaç saatlik bir zaman dilimi içinde onu iki parçaya böldü” diyor…
“Olayların En üzücü kısmı ise, bırakın bu aptalca hatadan hiçbir şey öğrenmediğimizi -ülkemize hâlâ daha devam etmekte olan bir zararı verdiğimizi fark edememiş durumdayız- buna karşın hâlâ daha bu olaya, utanç duyacağımız yerde, kahramanlık savaşı olarak bakmaktayız” .
“Devletin radyo yayını yapanlar için inanılmaz bir cüret gerektirmektedir, 1963 olaylarını ‘Türk isyanına karşı sözüm ona ‘karşı direniş’ şeklinde halka sunmak için. Sadece Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonunun yayın personelinin ve de hâlâ daha hayatta olan bu affedilmez ve kanla lekelenmiş hikâyenin başrol oyuncularının hayal güçleri içinde yer almaktadır bu isyan.’
‘O dönemin ileri gelenleri olan Makarios, Lissarides, Koshis ve Hristodulu gibi kişileri kınamakla devam eden yazı, Makarios’un görünmez başkanı olduğu Akritas Örgütü’nün, Hristodulos’un birkaç yıl evvel açıkladığı üzere, Kıbrıslı Türklere silahlı saldırılar düzenlediğini ve gerekçe olarak kullanmak için de Markos Dragos heykeli ile Ay Kasinyo İlkokulu’na bomba koyarak Türkleri suçladıklarını açıklıyor.’
‘16 Ağustos 1960’da ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Temsilciler Meclisi 35 Rum, 15 Türk ve 3’te oy hakkı olmayan azınlık konumundaki Latin, Maronit ve Ermenilerden oluşurken, 1963 olaylarından sonra Temsilciler Meclisi’nden Kıbrıslı Türkler silah zoru ile atılmış ve kurucu ortak Kıbrıslı Türklerin onayı alınmadan Anayasa değiştirilerek Meclis’teki koltuk sayısı 56 Rum ve 24 Türk’e yükseltilmiş. Yükseltilmeye yükseltilmiş ama o gün bu gündür Kıbrıslı Türklere ait bu koltuklar boş’.
‘Temsilciler Meclisi’nde Kıbrıslı Türklere ait 15 veya 24 sandalye boş dururken, Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı Türk milletvekillerine ait 2 koltuk Rumlar tarafından derhal anında işgal edilmiş. Aradan yıllar geçtikten sonra şimdi biz bu koltukları talep edince, bu istemin “ulusal ayrımcılık” manasına geldiğini savunan Rum siyasiler, reddedilmesi için elden geleni yapıyorlar.’
(Kaynak://cyprus-mail.com/2013/12/22/fifty-years-later-we-still-dont-accept-what-we-did-in-1963/)
Haklılığımızı ısrarla savunmalıyız
Paylaş