New York’ta BM'nin açılışı nedeni ile önemli toplantılar yapılacağı açıktır. Çünkü dünyada gerilim artmıştır. ABD- Çin, Rusya -Batı gerilimi ve Orta Doğu, Doğu Akdeniz’deki savaş ve gerilimler. İran- ABD gerilimi ve Basra Körfezinde ısınan sular. İklim değişimi, ekonomik bunalım ve dünyada oluşan adaletsiz yapı. Bir yandan savaşlar, öte yandan yaşamın acıları. Yani önemli sıkıntıların olduğu dönemde BM Genel Kurulu açılacak.
Eylül Platformu, olumlu bir sürece kapı aralamazsa, dünya cehenneme bir adım daha yakınlaşacak.
Bu Eylül buluşması, adamız ve bölgemiz için de hayati öneme haizdir. Nitekim, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta Suriye, Irak ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri etkin tüm güçlerle görüşeceğini açıkladı. Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşme elbette ki ajandasında var. Ancak sorunlar yumağında vurgusu, daha ziyade Orta Doğu’daki gelişmelere oldu.
Eylül, BM Platformu bizim için de çok çok önemli. Bu platformda Kıbrıs sorununun çözümünde, görüşme süreci ile ilgili çıkmazın aşılıp aşılmayacağı netlik kazanacak. Liderler, BM Genel Sekreteri ile görüşecek. Üç garantör ülke de en üst düzeyde konu ile ilgili görüşmeler yapacak.
Bu buluşma öncesinde BM Genel Sekreteri’nin söylemi basınımıza düştü, Sayın Guterres şöyle dedi.
“Güvenlik Konseyi’nde bir ilerleme olmaması nedeniyle büyük bir sabırsızlık görüyorum. O nedenle tarafların en azından referans şartlarında bir antlaşmaya varmaları gerektiğini anlamak için çok iyi nedenler olduğuna inanıyorum.”
Bu sözleri kimisi, ne yani BM Güvenlik Konseyi’nin üyeleri adada bir çözümü gerçekten istiyor mu diye haklı da olan bir kuşku gölgesi ile karşıladı. Fakat bu konseye bağlı olan Genel Sekreter de ortada fol ve yumurta olmadan konuşmaz. Bu bakımdan, BM Genel Sekreteri’nin bu mesajını ciddiye almalıyız. Kıbrıs sorununun BM parametreleri temelinde çözümü yönünde ilerleme olmamasından ötürü BMGK içinde “Büyük bir sabırsızlık“ varsa; bunu biz ciddi olarak değerlendirmeliyiz. Bu sürecin gelişmesi için, Referans Şartlarının belirlenmesinde yapıcı ve etkin bir tavır takınmalıyız.
Çünkü BMGS Sayın Guterres, kendisi ve BMGK açısından Eylül ayındaki bu görüşmeler için minimum beklentiye dair net mesajı; “O nedenle tarafların en azından referans şartlarında bir antlaşmaya varmaları gerektiğini anlamak için çok iyi nedenleri olduğuna inanıyorum” sözü ile verdi.
Bu sözü ise, bu açıklamanın başında dile getirdiği Güvenlik Konseyi’nin bir ilerleme olmamasından ötürü sabırsızlandığı vurgusu ile birlikte değerlendirmeliyiz. Ama bunu, minimum beklentinin Referans Şartları üzerinde anlaşmaya varmak olduğunu ifade ettikten sonra, “Bir antlaşmaya varmaları için çok iyi nedenler olduğuna inanıyorum“ sözü ile birlikte okumalıyız.
“Çok iyi nedenler olduğu” vurgusu önemlidir. Bu aynı zamanda diplomatik dille bir uyarıdır. Dolayısı ile ilgili tüm taraflar, Sayın Guterres'in bu mesajını dikkate almalıdır.
Bu arada Sayın BM Genel Sekreterine de ciddi bir görev düşüyor. Eğer, Güvenlik Konseyi’ndeki “sabırsızlık” konusu samimi ise, o zaman iki liderle yapacağı ayrı ayrı görüşmeden sonra Referans Şartlarına dönük antlaşmanın gerçekleşmesini engelleyenin kim olduğunu da Genel Sekreter raporlamalıdır. Bu da ”sabırsızlanan” BMGK tarafından da onaylanmalıdır. Çözüme böyle gidilir.
Guterres ve adamızın talihi
Paylaş