Kıbrıs sorunu, başta İngiltere olmak üzere ezeli ve kronik Türkiye düşmanı ülkelerin tutumu sonucu ortaya çıkmıştır. Çözümlenmemesinin sorumlusu da bu ülkelerdir.
İngiltere isteseydi; 1963 kanlı Noel olayları, garantör İngiltere’nin adada bulunan ordusu, Türk ve Yunanistan alayları tarafından kontrol altına alınabilirdi.
Fakat emperyalist devletler, adayı Yunanistan’a vermek istedikleri için, uluslararası hukuk ve anlaşmalara aykırı olarak, ortak yönetime silah zoru ile el koyan Rum yönetimini Kıbrıs cumhuriyeti kabul etti. Rumların Türkleri katletmesine seyirci kaldı.
1963’ten günümüze yaşanan olaylar, emperyalist devler ile onların güdümünde olduğu bilinen BM ile AB’nin, siyasi tercihle uluslararası anlaşmalara ve hukuka aykırı olarak, her koşulda Rum-Yunan tezlerini desteklediği kanıtlanmıştır.
Halen, emperyalistlerin amacının; federasyon gibi bir ara çözümle Türk ordusunu Kıbrıs’tan uzaklaştırılmak ve ondan sonra da adanın tümünü Yunanistan’a vermek olduğunu beleklerdeki çocuklar bile bilmektedir.
Halen, emperyalist devletler, art niyetleri nedeniyle, Kıbrıs’taki gerçekleri dikkate almamakta, kalıcı barış getirecek iki devletli seçeneğe karşı çıkmaktadır.
1960 ortaklık yönetiminin başarılı olmaması, sadece üç yıl yaşatılabilmesine rağmen; dili, dini, milleti farklı iki halkı, hala daha ayni yönetim altında birleştirmek istemek iyi niyetli bir tutum olamaz.
Kuşkusuz Türkiye güçlü olduğu süre, uyduruk bir ara çözümle, Kıbrıs’ın da Girit senaryosu ile Yunanistan’a verilmesi kolay değildir.
Buna rağmen emperyalist devletler, Türkiye’yi Kıbrıs’tan uzaklaştırmak ve Egeden İskenderun körfezine kadar denizde etkisiz duruma getirmek amacı ile, kalıcı çözüm olan iki devletli seçeneğe karşı çıkmaktadırlar.
Tarih boyunca Türk düşmanı olan devletlerin adil, hukuka ve uluslararası anlaşmalara saygılı davranarak Kıbrıs’ta Türk halkının varlığının sürdürülmesini sağlayacak bir çözüme razı ve yardımcı olabileceğini düşünmek hayalperestliktir.
Bu nedenle, gerçek dost devletlere, Kıbrıs sorununun emperyalistler tarafından yaratıldığını ,çözümsüzlüğün sebebinin Türkiye’nin Akdeniz’de etkisiz duruma getirmek ve adanın kuzeyini de Yunanistan’a vermek olduğunu;
Kalıcı barış bakımından yan yana iki devletli seçeneğin en güvenli, adil çözüm olduğunu anlatmalıyız.
Kıbrıs sorununun ENOSİS nedeniyle çıktığını, Akridas, İfestos planları ile Türklere soykırım uygulandığını, 1974’de TC’nin garanti anlaşması uyarınca müdahale etmesi sonucu Türklerin top yekun katledilmekten kurtarıldığı, geçmişte aralıklarla toplumlar arası çatışmalar ve kan dökümü olmasına karşın, Türk ordusu sayesinde adanın barışa kavuştuğunu dost ülkelerin bilgisine getirmeliyiz.
Aslında uluslararası hukuk, uluslararası anlaşmalar ve geçmişten günümüze yaşanan olaylar bakımından, Türkiye Kıbrıs sorununda haklıdır. Türkiye’ ve Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin haklılığını, tarihi belgelerle ortaya koymak ve savunmak da oldukça kolaydır.
Bu nedenle, iyi gün dostu ve kronik Türkiye düşmanlarının Kıbrıs adasını Girit gibi Yunanistan’a verememeleri için, dost ülkelere Kıbrıs gerçeklerini belgelerle anlatmamız ve KKTC ni tanımaları için girişimde bulunmamızın yararlı olacağı görüşündeyim.