Olmaz denen işler oluyor. Euro 9 TL’ye dayandı. Sterlin 9 TL’yi aştı. Kıbrıs’ın etrafı daha sıcaklaştı. Gerilim arttı. Covid-19 vakalarına dönük endişe doruğa çıktı. Ekonomi, turizm, üniversite sektörleri, esnaf, çiftçi, hayvancı ve süt üreticisi zorlukların en uç noktasına doğru savruluyor. İşsizlik azdı. İşleyenler ise işsizlik beklentisi içine girdi. Kimi bankalar dahi personel durdurmaya başladı.
Halkın alım gücü düştü, yerlerde sürünüyor. Eğitim hala kapalı ve ne zaman nasıl açılacağı belli değil. İlk ve orta eğitimde öğrenim gören çocuklar, gençler; kayıp bir nesil olmaya yaklaşıyor.
Ancak bu temel noktaları ele alması gereken siyaset ve yönetim alanında kısırlık diz boyu. Yönetenlerin derdi, iş başında nasıl kalabilirim? Bir kısmının da derdi ne yapabilirim da Bakan olabilirimde. Bu hal içinde bunların derdi hükümet bozmak ve içinde yer alacağı hükümet kurmak.
Dert bu olunca da hareket noktaları, Cumhurbaşkanlığı seçimi fırsatı ile seçim hükümeti kurma oyunu. Seçim hükümeti peşine düşenlerin ağızlarında ise, kriz masası kurmak, farklı toplumsal kesimler ve siyasi güçler temelinde ortak payda bulup, ortak aklı ortaya çıkartmak yok.
Hadi diyelim ki Hükümet bu konuda tutuk, isteksiz. Muhalefetin bir kısmı bir yolunu bulup seçim meçim hükümeti diyerek krizi ve Cumhurbaşkanlığı seçimini fırsata döndürüp, hükümete gelme beklentisi içinde. Peki, Cumhurbaşkanlığı makamı ne yapıyor? Neden ortak toplumsal kaygı için siyasi güçler ve farklı toplumsal kesimler arasında ortak payda oluşmasına dönük bir devinim içine girmiyor?
Hükümet kurma, bozma oyunlarına taraf olmadığını ve toplumsal ortak payda temelinde kriz masası meselesini ifade eden yalnız Sayın Tufan Erhürman var. Ancak o da; ‘neden bu arayış içindesin de muhalefeti sertleştirmiyorsunun’ hedefi oluyor?
Euro’nun 9 TL’ye dayandığı ve Sterlinin 9 TL’yi aştığı bu aşamada, iş dünyasının fiyatlandırmadaki projeksiyonun, Euro ve Sterlinin 9 TL sınırına dayanarak veya bunu aşarak gelişeceği öngörüsünün olduğu bu aşamada, göstermedikleri panikten bellidir. Şimdi, gelecek 5-6 ay için öngörüleri ne olacak? Euro ve Sterlinin 10-11 bandına dayanabileceği ön görüsü ile mi fiyatlandırma içine girecekler? Araba satışları artsın diye ki hükümet, kapalılık içinde doğru yaptı. KDV’leri düşürdü. Bu adım sonrası, maliyenin gelirlerinin arttığını bizzat Sayın Maliye Bakanı açıkladı.
Peki neden aynı adım, gıda, temizlik malzemeleri, yerel üretim, konfeksiyon ve beyaz eşya üzerindeki KDV’leri düşürüp de atılmıyor? Bu felaket içinde en geniş halk kesimlerinin yaşamın bu zorluğu içinde pahalılığa, az biraz daha katlanılabilir olmasına yol açılmıyor?
Euro ve Sterlin 7 TL’ye yakın iken iş dünyası bunların 9 TL’ye yaklaşıp aşabileceği öngörüsü ile fiyatlandırma yapmıştı. Şimdiden sonra herhalde 10-11 bandı öngörüleri olacak? Yani, gelecek aydan sonra bir yeni zam dalgası daha gelecek. Üstelik en karlı olan bankacılık sektörü, bu kriz ortamı içinde ne tehlike hissediyor ki onlarca yıldır kendilerine emek veren personelini durduruyor? Bu adım ile güvensizlik ağacının köküne bir lenger suyu da kısır karlıkları için bankacılık sektörü kendi elleri ile döküyor. Hükümet kurmak, bozmak oyunları içinde bu gerçekler görünmez kılınmak isteniyor. Bunları hiç ellemeyen bir hükümet ve bu konuları sorgulamayan bir düşünce ortamımız var. Bu gidiş, 2021’in her alanda çok daha zorluklarla dolu olacağına işaret ediyor. İnşallah olmaz. Ama böyle temennilerle de avunulamaz. Toplumsal ortak akla ve paydaya dünden daha fazla ihtiyaç olduğu çok nettir.
Euro, Sterlin, Dolar; “Gavur taşı” deyip geçelim mi?
Paylaş
mehmet ilker 4 Yıl Önce
Yuro kullanmak serbesttir.Alaturka gidisattan herkes zarar göruyor.
ali 4 Yıl Önce
yedi bizi bu ubp ferdi.mahvolduk