Yeterli yağış alan, su kaynakları bakımından zengin ve yıl boyunca meralarda otlatma olanağı bulunan ülkelere göre, kurak ülkemizde, hayvan üretiminin maliyeti, yüksektir.
Bu nedenle devlet, eskiden beri hayvan üreticilerine, maddi yardım yapmaktadır. Diğer tarımsal ürünlerden farklı olarak, üreticinin ürettiği tüm sütünü, devlet alıp bedelini ödemektedir.
Hayvancılık tüm ekonomik faaliyetler ve Tarım kesiminin en zor yetiştiricilik koludur. Hayvan üreticisi gece gündüz, her koşulda sürekli olarak hayvanlara bakmak zorundadır. Bu nedenle hayvan üreticileri korunup desteklenmeli. Fakat, üreticileri korumak amaçlı önlemler alınırken ülkemizin genel çıkarları da dikkate alınmalı.
1980’li yıllarda, yerel talebin üzerinde olduğu için, ülkemizden canlı hayvan ihracatı yapılırdı.
Fakat, turistik tesislerin artması, Üniversitelerimizdeki öğrencilerin tüketimi, gelir ve yaşam koşullarındaki iyileşmeler nedeniyle yerel et üretimi, son zamanlarda talebi yeterince karşılayamamaktadır. Bunun sonucu olarak da fiyatlar sürekli artmaktadır.
Et temel gıda maddesi olduğuna göre, hükümet et fiyatlarının aşırı yükselmesine karşı köklü önlem almak zorundadır.
Halen güneyden kuzeye gayri resmi, denetimsiz ve sağlıksız koşullarda kaçak et ithalatı yapıldığı herkesin bildiği bir gerçektir. Birçok vatandaşımız da ucuz olması nedeniyle, güneydeki kasaplardan et alıyor. Bu nedenle hükümet, kısa vadeli çözüm olarak, et fiyatının makul düzeye çekilebilmesi için, resmi kanaldan, sağlıklı koşullarla ve vergi geliri de elde ederek, et ithalatına mutlaka izin vermeli.
Hükümetin sırf üreticilerin eylemlerinden çekinerek, et ithalatına izin vermemesi, olağanüstü zararlı bir seçenektir. Tüketicilerin güneye yönelmesine, yerel esnafın işlerinin azalmasına, devletin vergi kaybına ve uzun vadede üreticinin de hayvanlarını pazarlamada sıkıntılarla karşılaşmasına sebep olunacaktır.
Nitekim hayvancılık bakımından bizden daha iyi durumda olmalarına karşın, Anavatanda ve güneyde et ithaline izin verilmektedir.
Uzun vadeli çözüm olarak ise, hayvan yetiştiriciliği yeniden yapılandırılmalı. Devletin mali yardımları, şimdiki yapısı ile hayvancılığın ayakta tutulması amacı ile değil; çağdaş ve kazançlı üretim yapılmasını sağlayacak hedefler doğrultusunda verilmeli.
Sık sık kuraklıktan ürün alınamayan tahıl arazilerinde yem bitkisi yetiştiriciliği teşvik edilmeli.
Hiç yem bitkisi yetiştirmeyen, merası olmayan ve hazır yem satın alıp hayvanlarını başkalarının arazilerinde otlatanlara, devlet yardımı verilmesi; verimsiz ve yanlış hayvancılığın zorla ayakta kalmasını sağlamaktadır. Geçmişte devlet yem üretimini teşvik için, küçük baş hayvan başına 2.5 dönüm, büyükbaş hayvan başına da 10 dön. yem bitkisi yetiştirenlere para yardımı yapardı.
Yeşil yem, silaj ve kaba yem üretiminin teşviki bakımından, hükümet tüm atık suların , arıtıldıktan sonra yem bitkisi yetiştiriciliğinde kullanılması için, gerekli organizasyonları yapmalıdır.
Temiz suyu ve elektrik bulunmayan, derme çatma barakalarda, hayvancılık yapılması, sağlıklı ürün elde edilememesi yanında, kazançlı da değildir. Bu nedenle, kredi yardımları ile barınakların iyileştirilmesi sağlanmalı.
Özetle, kısa vadeli çare olarak, et ithaline izin verilmeli. Uzun vadeli önlem olarak da iyi bir üretim planlaması ile sürdürülebilir hayvan yetiştiriciliği yapılması sağlanmalı.
Et sorununun çözümünde narh yerine köklü önlemler alınmalı
Paylaş