1980’li yıllarda, üretim, yerel talebin üzerinde olduğu için, ülkemizden 25 bin küçükbaş ve 10 bin büyükbaş hayvan ihracatı yapıldığını hatırlarım.
Aradan geçen yıllarda devletin üreticilere desteği azalmadığı aksine arttığı da, inkar edilemeyen bir gerçektir. Buna rağmen halen, ülkemizde et fiyatları güneye göre çok pahalı olduğuna göre, arz- talep dengesinin oluşturulmasında başarılı olunamadığı anlaşılıyor.
Et en temel gıda maddesi olduğuna göre, hükümet fiyatın aşırı yükselmesine, kısa ve uzun vadeli çareler bulmalı ve hem üreticileri hem de tüketicileri korumalıdır.
Bunun için de tüketicilerin ve turizm sektörünün fahiş fiyatlarla mağdur edilmemesi için kısa vadeli önlem olarak Mutlaka üçüncü ülkelerden et ithaline izin vermeli.
Zaten halen güneyden gayri resmi, denetimsiz ve sağlıksız koşullarda kaçak et ithalatı yapılıyor. Bu nedenle hükümet, kısa vadeli çözüm olarak et fiyatının makul düzeye çekilebilmesi için, üçüncü ülkelerden mutlaka et ithalatına izin vermeli.
Hükümetin çok hatalı bir kararla ve ısrarla üçüncü ülkelerden et ithaline izin vermemesi, et kaçakçılığına sebep olmakta ve vatandaşları güneyden et almak zorunda bırakmaktadır.
Üçüncü ülkeler yerine Rum tarafından örtülü ithalat da, hem devletin vergi kaybına, hem de Rum tarafından alış veriş etmeyenlerin mağduriyetine sebep olmaktadır.
Hükümet, uzun vadeli çözüm olarak da, hayvancılık politikasını gözden geçirmeli, üretimin zamana ve talebe göre yeniden şekillendirilmesi sağlamalı.
Gerçeği belirtmek gerekirse hayvancılık, tarımın en zor ve riskli dalıdır. Bunun yanında kurak iklim koşullarımız nedeniyle, ülkemiz otlak bakımından da çok yetersizdir.
Yıl boyunca meralarda otlatma olanağı bulunan yağışlı ülkelere göre, kurak ülkemizde, hayvan üretim giderleri çok daha yüksektir.
Zaten bu nedenle devlet, eskiden beri hayvan üreticilerine indirimli fiyattan yem tedariki, doğrudan destek gibi, maddi yardımlar sağlamaktadır.
Ayrıca diğer tarımsal ürünlerden farklı olarak devlet, üreticinin ürettiği tüm sütü de alıp bedelini ödemektedir.
Kişisel görüşüme göre hükümet uzun vadeli çözüm olarak, çeşitli destek ve teşvik edici yöntemler ile hayvancılıkta besiciliği ön plana çıkarmaya çalışmalı.
Bu amaçla, hayvan üreticilerine devlet yardımları belirlenecek yeni kural ve koşullara göre verilmeli.
Hayvan yetiştiriciliği yapanların, hayvanlarının gereksinimi için yem bitkisi yetiştirmesi ve otlak oluşturması teşvik edilmeli.
Hiç yem bitkisi yetiştirmeyen, merası olmayan ve hazır yem satın alıp hayvanlarını başkalarının arazilerinde otlatanlara, kesinlikle devlet yardımı verilmemeli.
Hele hayvanlarını ormana salıveren, bakımlarını yapmayan ve zamanında oğlakları toplayıp pazarlayan kişilere, devlet yardımı ödenmesi ülkenin genel çıkarlarına aykırıdır.
Geçmişte devlet yem üretimini teşvik için, sadece küçükbaş hayvan başına 2,5 dönüm, büyükbaş hayvan başına da 10 dönüm yem bitkisi yetiştirenlere para yardımı yapardı.
Yem üretiminin teşviki bakımından, hükümet tuzlu ve arıtıldıktan sonra kanalizasyon sularının, yem bitkisi yetiştiriciliğinde kullanılması için gerekli organizasyonları yapmalıdır.
Modern çağımızda sürü hayvancılığı yapılması ve devletin de çeşitli yardımlar ile bunu desteklemesi, ülkemizin genel çıkarlarına aykırıdır. Hele su ve elektrik bulunmayan barakalarda, hayvancılık yapılması, sağlıklı ürün elde edilememesi ve kazançlı olmaması nedeniyle artık desteklenmemeli.
Et sorunu sürüncemede bırakılmamalı
Paylaş